Bülent Tezcan Vurulduktan Sonra İlk Defa Konuştu

Bülent Tezcan Vurulduktan Sonra İlk Defa Konuştu

Aydın’da 29 Ekim günü silâhlı saldırıya uğrayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan olaydan sonra ilk defa konuştu.

Birgün gazetesine açıklama yapan Tezcan, basında yer aldığı gibi ayağından vurulmadığını, merminin tam olarak kasığa yakın bir noktadan girip uyluk kemiğini deldiğini ve halen oraya saplanmış durumda olduğunu anlattı.
Merminin kemikten 1 santim daha çıkması durumunda vücudun ana damar ve sinir takımı parçalayıp kendisini öldürebileceğini söyleyen Tezcan şöyle konuştu:
"Doktorlar '1 santimle kurtardın, 10 dakikada kan kaybından ölürdün’ diyorlar. Mermiyi o bölgeden çıkarmak daha hayati tahribatlara neden olacağı için çıkarmayacaklar. Bu şekilde yaşamanın tıbben bir zararı olmadığını söylediler. Bakalım, yaşayıp göreceğiz. 29 Ekim günü bayram programı nedeniyle bir yürüyüş olacaktı. 28 Ekim günü çelenk koyma törenine katıldım. 29 Ekim’de saat 4 gibi bir sergi açılışına katıldım. Sergiye katılan partili arkadaşlarla birlikte 30-40 kişilik bir grupla yemeğe gittik. Arkadaşlar önceden yer ayırtmışlar. Akşam 7’de Valiliğin kokteyline, oradan da yürüyüşe geçecektim. Saldırgan bizden 1 saat önce yer ayırtmış aynı yerde. İlk önce tam benim arkamdaki masayı istemiş. Oranın dolu olduğunu öğrenince, ‘İçeriden bir yer olsun’ demiş Konuşmalarımızı duyamayacak bir konumdaydı. Oturduğum yere uzaktı. Restoranın bir ucunda bizim masa, öbür ucunda onlar… Biz partililerle sohbet ederken birden patlamayla beraber tabancayı ve eli gördüm. Arkadan gelmiş, ben görmedim bile geldiğini. Silahı bacağıma dayadı ve ateş etti. O anda yüzünü bile görmedim. Saldırıdan önce aramızda hiçbir konuşma, tartışma olmadı. Bazı haberler var: ‘Reise laf söyleme dedim, o itiraz etti’ filan diye, yok böyle diyaloglar. Bunların hiçbirinin gerçekle ilgisi yok. Ancak vurduktan sonra bağırmaya başladı, herkesin yerine oturmasını istedi, ‘Kimse ayağa kalkmasın’ dedi. Öncesine dair hiçbir konuşma olmadı. Bir anda arkadan bir el geldi, uzandı ve patlama duydum. Hatta ilk anda şiddetli bir ağrı hissettim ama vurulduğumu dahi anlamadım. Yere ateş ettiğini ve silahın o anda bacağıma çarptığını zannettim. Arkamda olduğu için ilk başta görmedim. Ateş ettikten sonra arkamdan dolanarak ortaya doğru geçti. Geldi, işte ateş edeni de ilk kez o an gördüm."

TANIMIYORUM
Kendisine saldıranı tanımadığını belirten Tezcan, "Abisi eski Ülkü Ocakları başkanıymış. Tanımıyorum ben. Ama bunlar kullanılmaya müsait insanlar. Buradan yola çıkarak, 'Bunları bir siyasi yapının elemanı yaptı' demek mümkün değil. Ama belli yapılar, belli insanlar kullanılırlar. Bunlar da kullanılmaya müsait kişiler. Bu adamın kendi iradesiyle seçtiği bir hedef olduğumu düşünmüyorum. Birileri tarafından yaptırıldığına inanıyorum. Bu provokatif bir eylem. Bunlar mafya özentisi, kendilerine de orada bir gelecek sağlamaya çalışan insanlar. Bu olay tek kişinin yapabileceği bir şey değil. Türkiye bir çatışmaya sürükleniyor. Bir planlama var karanlık eller tarafından. Bu adamı ben tanımam etmem. Gerekçe olarak şunu söylemiş ifadesinde: ‘HDP kongresine gitti, şehitlere saygı göstermiyor.’ Saldırganın kastettiği şey muhtemelen ocak ayında CHP’yi temsilen, parti görevlisi olarak HDP kongresine gidişimdir. MYK görevlendirdi, ben de genel başkan yardımcısı olarak gittim kongreye. Bir kere ben ocak ayından sonra, sadece Aydın’da en az 2-3 şehit cenazesine gittim, törenlere katıldım. Hiçbir cenazede sözlü bir tepki bile gelmedi. Sonuçta legal bir partinin yasal kongresine gittim, suç varsa dahi devlet soruşturur bunu. Bu gelenektir, partiler davet edilir ve gidilir. Bu bahanelerin hiçbiri saldırıyı hafifletecek ya da meşrulaştıracak bir şey değildir. Asıl üzerinde durmamız gereken mesele şu ki; bu tip saldırıların gerekçeleri ve verilecek ifadeler önceden hazırlanır. Paket saldırılardır bunlar. Hedef seçilir ve amaç bellidir. Saldırıyı yapacak adam, gerekçe olarak hangi ifade verilecek hepsi önceden bellidir. Bunların hepsi hazırlanır, buna uygun adam bulunur. O adama hedef gösterilir, ‘Bak böyle diyeceksin’ diye eline ifade tutuşturulur, silahı eline verirler ve biz sana bakacağız derler."

TESADÜF DEĞİL
Bu saldırının provokasyon olduğuna dikkat çeken Tezcan, "Türkiye’de iç çatışma yaratmaya dönük siyasi provokasyonların bir parçası. Bu bir tesadüf değil. Saldırganın bir anlık öfkesiyle, kızıp da yaptığı bir iş değil. Bir derin güç Türkiye’de siyasi cinayetleri, suikastlerı planlayacak ve saldıracak. Bu saldırıların bir parçasıdır. Arzumuz bunun devam etmemesi. Ama bugün bana yapılan yarın başka siyasetçilere de olacaktır. İlla CHP’li siyasetçilere olacak diye bir şey yok. Sistem şu şekilde işliyor: Ülkücü geçmişi olan ya da kendini öyle tarif eden birini alıp bu saldırıda kullanıyorlar. Bununla CHP tabanı ile MHP tabanı arasında bir çatışma planlanıyor. Önümüzdeki süreçte muhtemel bir siyasi gelişmede, MHP-CHP tabanlarının birbirine hiçbir şekilde yanaşmamasını sağlayacak, kutuplaşmış bir konsodilasyon yaratma peşindeler. İkincisi; bu çatışmayı yaratırken; Cumhurbaşkanı ya da AKP’ye sempati ekseninde MHP tabanı ve bunun karşılığında ‘HDP kongresine gitti, şehitlerimize saygı göstermedi’ dili üzerinden, bölücü cephe-milliyetçi cephe ayrımı yaratılma planı var Türkiye’de. Saldırı da bu planın bir parçası. Bir tarafta MHP-CHP birbirine girecek, bir tarafta milliyetçilerin bir cephesi, bir tarafta bölücülerin cephesi diye cepheler yaratma ve bu cepheler üzerinden çatışmayı tetikleyen bir anlayış var."

ÇATIŞMA ORTAMINI HER YERE YAYMAYA ÇALIŞIYORLAR
Tezcan, Türkiye''de bir otoriterleşme süreci yaşandığını ‘tek adam rejimine’ gidildiğini belirterek şöyle devam etti:
" Böyle bakınca başkanlık rejimi masumane bir tarif kalıyor. Başkanlık rejimi demokratik olarak uygulanabilen bir sistemdir. Türkiye’de üretilmek istenen ise; başkanlık ambalajı içinde bir otoriter rejimdir. Bana yapılan saldırının da özellikle yapıldığını, özelikle Aydın’ın seçildiğini düşünüyorum. Çatışmanın sadece Doğu’da değil, Türkiye’nin başka bölgelerinde de özellikle batıda, Ege’de de başlatılmasının provokasyon olduğuna inanıyorum. Çatışma ortamını her yere yaymaya çalışıyorlar. Bir güvenlik kaygısı yaratılmak isteniyor toplumda. Onun için sağduyulu olmamız lazım. Bu çatışmalardan tek adam rejimine gitmek hevesinde olanlar olabilir. Asla ‘başkanlık rejimi’ tabirini kullanmıyorum. Çünkü istenen başkanlık değil otoriter rejim, tek adamlık, diktatörlük! 15 Temmuz’un üzerine yeni bir 20 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıyayız. 15 Temmuz’dan demokratik bir Türkiye çıkarılması lazımdı. Ama fırsata çevrilip 20 Temmuz darbesi yapıldı. Niye 20 Temmuz derseniz olağanüstü halin ilanı parlamentoyu devre dışı bırakıp yeni bir inşa sürecinin başlangıcıdır. Yıllarca darbe hukukundan şikâyet ettik. Şimdi Türkiye’de yeni bir darbe hukuku inşa ediliyor." 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.