"Efeler'in kızı Nazilli'nin geliniyim"

"Efeler'in kızı Nazilli'nin geliniyim"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Aydın 1’inci Sıra Milletvekili Adayı Deniz Depboylu Denge Gazetesini ziyaret etti.

7 Haziran’da gerçekleşen seçimlerden önce partisinin 4’üncü sıra adayıyken kendisiyle MHP Nazilli İlçe Başkanlığında röportaj yapmış, orada konuştuklarımız da hepimize terapi gibi gelmişti. Röportajda da, ‘Siyasi yaşamın içinde neden daha fazla kadının olması gerektiğinin cevabı bence Deniz Depboylu’ ifadesini kullanmıştım. Bugün aynı cümleyi daha yüksek sesle söylüyorum. MHP’nin Aydın’da, bir kadın adayı ilk kez liste başına koyarak, tarihi bir misyon yüklediği Depboylu, partisinin Efeler’de aday göstermediği yönündeki serzenişlere de; “Ben Efeler’in kızı, Nazilli’nin geliniyim” cevabını veriyor.

 

Efeler’de doğup, ilk, orta ve lise eğitimini de Efeler’de tamamlamış Debboylu. Ardından Gazi Üniversitesi, uzun yıllar Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışmış, sonrasında da aktif bir siyasi hayat…

MHP Nazilli İlçe Yönetimi, Belediye Meclis Üyeliği, Belediye Başkan Vekilliği yapmış bir kadın O. Son olarak 7 Haziran Seçimleri’nde partisinin 4’üncü sıra milletvekili adayı oldu, bugün ise partisi onu birinci sıradan milletvekili adayı gösterdi. MHP’nin; erkek egemen bir yapı olarak göründüğü, kadınları ikinci plana attığı yönündeki düşüncelerin gerçeği yansıtmadığını üstüne baba basa söylüyor Deniz Debboylu. ‘Bugüne kadar bana engel değil, aksine sürekli destek olup arkamda durdu herkes’ diyor. MHP’de bir kadın adayın ön plana çıkmasıyla bile bir şeylerin değiştiğini söylüyor. Hedeflerinin Aydın’dan en az 3 milletvekili çıkarmak olduğunu belirten Depboylu, seçim çalışmalarının yanı sıra Aydın’ın sorunlarını, nasıl çözülebileceğini, kendisinin milletvekili olduğu takdirde yapacağı çalışmaları anlattı. Aydın ve ülkeyi yönetenlere de yapıcı eleştirileri oldu.

Sizi, Depboylu’ya yönelttiğimiz sorular ve cevaplarıyla baş başa bırakıyorum…

-Sizinle birlikte bir ilk gerçekleşti. MHP Aydın’da; ilk kez bir kadın aday adayını liste başında gösterdi. Aydın’ın değil de Nazilli’nin adayı olarak lanse ediliyorsunuz, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

‘MHP merkezde yani Efeler’de aday göstermedi’ deniliyor bakın ben varım; Ben Efeler’in kızı, Nazilli’nin geliniyim. 47 yaşındayım. Aydın Cumhuriyet İlkokulu, Cumhuriyet Ortaokulu, Sağlık Meslek Lisesi’nde okudum ve Gazi Üniversitesi’nden de mezun olarak iş yaşamına atıldım.

-Çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Şuanda ilk hazırlıklarımızı yapıyoruz. Arabalar giydiriliyor, ilanlar hazırlanıyor ve çalışmalar çok güzel bir şekilde devam ediyor. Sahaya indiğimiz zaman çalışmalarımız tam dört dörtlük olacak. 2011 Eylül’de Milli Eğitim’deki görevimden istifa ettim, kendi iş yerimi açtım. Milliyetçi Hareket Partisi erkek egemen olan parti gibi sanki kadınları ikinci plana atıyormuş görünür ama öyle değil. Kadın adaylar başvuru konusunda biraz çekingenlik yapıyor. Bana bakarsanız da MHP İlçe Yönetimine girdim. 2011 yılından bu yana İlçe yönetimi, Belediye Meclis Üyeliği, Belediye Başkan Vekilliği ve 2015 yılı 7 Haziran seçimleri 4. Sıra Milletvekili Adayı oldum; benim önüme hiçbir engel çıkmadı tam tersine herkes arkamda durdu.

-Aydın’da Milletvekili Olursanız, ne bekliyor bizi, Aydınlıları?

Aydın’ın en önemli sorunlarından birisi işsizlik, sanayicilerin sorunları var, Ziraatçıların sorunları var, tarım alanlarında yaşanan sorunlar var, Aydın sanayisi gelişmedi bunun gelişmesine fırsat tanınmadı, bir otoban (çevre yolu) sorunu bile çözülmedi. Ciddi bir şekilde çevre sorunlarımız var. Menderes Nehri ve Jeotermal Elektrik santralleri gibi gelecekte bu sorunlar bize ciddi zararlar verecek. Bütün bunları ilgili arkadaşlarla konuşup projelere dönüştürmemiz lazım. Kadın aday olarak özellikle ticarette, iş istihdamında, siyasette kadınlarımız hak ettikleri yerde değil.

“AYDIN’IN EN ÖNEMLİ SORUNU DEĞİL SORUNLARI VAR”

-Aydın’ın en önemli sorunu nedir sizce?

Aydın’ın en önemli sorunu yok, en önemli sorunları var. İktidar olmadığınız sürece çok gücünüz olmuyor. Bu da milletvekilini sanki bir şey yapmamış gibi gösteriyor. Bu bir handikap.

-Hayali bir soru sormak istiyorum; 1 Kasım’da seçim olacak, seçim, 7 Haziran’daki gibi sonuçlanırsa ve Davutoğlu kapalı zarf içinde size geçici hükümet için bakanlık teklif ederse kabul eder misiniz?

Her şeyden önce bu genel merkezin, genel başkanın vereceği bir karar. Ama bu kararı verirken zannetmeyin ki sayın Bahçeli tek adam gibi davranıyor. 7 Haziran’da bu kararı alırken, il başkanlarına, belediye başkanlarına sordu, yönetime sordu ve fikirlerini aldı. Karar veriyor ama ben dedim oldu mantığıyla değil. Tabi ki hepimizin fikri alınıyor ama nihayetinde son söz onundur, o zaman da ondan çıkacaktır bunun cevabı. MHP hiçbir zaman koalisyona hayır demedi. Bazı şartları vardı. Birincisi bizim HDP ile yan yana gelmemiz mümkün değil.

“HDP KÜRT VATANDAŞLARINI TEMSİL ETMİYOR”

-Mecliste yan yana oturuyorlar ama…

Maalesef. Keşke hiç olmasa, onların Kürt vatandaşlarımızı temsil ettiğine inanmıyoruz, onlar PKK’nın temsilcisi. Bu nedenle bir araya gelemeyiz.

-Peki PKK Kürtlerin temsilcisi mi?

Bence değil, olamaz. Onlar başka şeyin temsilcisi.

-Mesela?

Oynanan çok oyun var; Ortadoğu projeleri, İsrail’in, Ermenistan’ın emelleri… Onlar oyunun bir parçası. Uluslararası ilişkileri bilen, o alanda eğitim gören biri bunun cevabını daha iyi verebilir. Kürt vatandaşlarımız bugüne kadar her partide kendini temsil etti. Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu, bakan oldu, olamadı mı? Lisede en yakın arkadaşım Urfalıydı. Şartlarımız eşitti, daha sonra üniversiteye gittik…

Koalisyona gelince, şartlarımız herkesin bildiği şeyler. Anayasanın ilk 4 maddesi değişmeyecek, zaten bizim dememize gerek yok, ikincisi 17-25 Aralık süreci yargıya gidecek. Üçüncüsü Cumhurbaşkanı yasal sınırları içerisinde kalacak. Dördüncüsü ise çözüm süreci adını verdikleri ihanet çözülme süreci bitecek.

“CUMHURBAŞKANI'NI SAĞLIKLI BULMUYORUM”

-Cumhurbaşkanının yaklaşımlarını bir psikolog olarak nasıl gözlemliyorsunuz?

(Gülüyor) Hiç sağlıklı bulmuyorum. Bir kere çok yoğun bir öldürülme korkusu var, bu sağlıklı bir insanın yaşayacağı bir korku değil. Her yere ordusuyla gidiyor. Ona bakarsanız hepimizin kefeni cebinde. Kapıdan çıkmamızın garantisi var mı? Bir de tüm anayasayı hukuku hiçe sayan bir insanın sağlığından şüphe etmek lazım.

- Psikolojik Danışman olarak, Başkan Yardımcısı olduğunuz Nazilli Belediyesi ile çakışan, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı hemcinsiniz Özlem Çerçioğlu’nun terapiye ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu soruya cevap verebilmem için önce Özlem Hanım’la karşılıklı yüz yüze konuşmam lazım. Nihayetinde herkesin terapiye ihtiyacı olabilir. Milletvekili olduğumuzda Aydın için çalışacağız. Halk bizim göstermiş olduğumuz çabayı ve çabaların sonucunda Aydın’a getireceğimiz imkanları gördüğü zaman, eğer Özlem Hanım bunların önünü kapatırsa, kaybeden o olur. Kavga ile sorun çözmek mümkün değil, burada halkın gücü çok önemli, siz kendinizi doğru ifade ediyorsanız karşı taraf bunu anlamıyorsa, anlamak istemiyorsa, anlıyor da kabul etmiyorsa, halk bunun faturasını keser ve karşı taraf kaybeder.

-Dağıtacağım konuyu, börek açmayı biliyor musunuz?

(Gülüyor) Hazır yufkadan börek yapıyorum ben, börek açmayı öğrenmedim ama başka her şeyi yaparım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu kadar kötü yönetilemezdi. Boşanma sebebini bir böreğe indirgemek kadar komik bir şey olamaz. Atatürk’ün sözü var makamları ehil kişilere emanet edin diye. Bir Milli Eğitim Bakanlığını bir sanayiciye, sanayiyi tıp doktoruna, sağlık bakanlığını da bir hukukçuya bırakamazsınız. Her şey alanında uzmanlık gerektiriyor.

“HALK MUHTAÇ DURUMA GETİRİLDİ”

-Sahadasınız, halkla iç içesiniz, halkın talepleri ne, halk sizden ne bekliyor?

Halk projeleriniz nedir diyor, genelde ekonomik sorunlar var. Halkın aklı karışmış durumda. İnsanlara sürekli korku aşılanıyor. Sorunlarının çözümü konusunda çok net değiller. Bunu şöyle açıklayayım; biz bütün şehir yasasını kaldıracağız diyoruz. Size yapılan yardımları oya dönüştürürken bilin ki bütün şehir yasası devam ettiği sürece bunların kat kat kat fazlasını ödeyeceksiniz. Atık su bedelleri, su paraları vatandaşlarımızın sıkıntısı. Halkı suçlamıyorum çünkü halk muhtaç duruma getirildi. Halk yardım alırken, haklı olarak alıyor. Ama ileriki dönemde şu an yardım alıyorlar diye sorunları çözecek kişilerin de onlar olduğunu düşünüyor.

-Bu kafa karışıklığı nasıl giderilir?

Aklı selim olan medyaya çok iş düşüyor. Halkla iç içe olmak gerekiyor. Halk çok borçlandırıldı. En büyük korkusu da bundan kaynaklanıyor. Bu verdiği oyu tabi ki etkiliyor. Bunlar size yardımı cebinden vermiyor ki. Devlet imkanları… Kazanılmış hak kaybedilmez. Biz sizin durumunuzu daha iyi hale getirmek istiyoruz. Ama bir de bunları anlatırken CHP’nin Büyükşehir gücü var. Onları kullanıyor. AKP’nin iktidar gücü var. İşte ‘İncire prim vereceğiz’ diyor mesela. Tabi bizim de MHP olarak geleceğe yönelik projelerimiz çok. Bunların güvencesini de veriyoruz. Alanında uzman adayımız çok. Mesela bakın Aydın’a ben kendi alanımda uzmanım. Mehmet Beliğ Azbazdar’ı biliyorsunuz o da kendi alanında deneyimi, tecrübeleri olan birisi. Hilmi Bolatoğlu zaten Rekabet Kurumu’nda Başuzman. Yine diğer arkadaşlarımızı da tanıyorsunuz hepsi öyle. Ama genelde hep ilk sıralara bakılıyor listede. Seçilebilir, meclise girebilir pozisyonda olarak o nedenle en baştan örnek verdim. Çok fazla böyle uzman, sorum çözebilecek arkadaşımız var. İnsanların aklı çok karışık bir şeylerden kurtulmak istiyorlar ancak denize düşen yılana sarılır hikayesiyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama o akıl oyunları, algı yönetimleri halka başka çözüm yok mesajı veriyor.

-Seçimlere bir ay kalmasına rağmen halkın seçime ilgisi de yok. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, 1 Kasım’da farklı bir tablo ortaya çıkar mı?

Evet. İnsanlar başka heyecanlarını da yitirdiler. Burası Türkiye. Her an her şey olabilir. 7 Haziran’da gerek Aydın’da gerekse Türkiye’de farklı bir tablo oluşabilir. Biz Aydın’dan en az 3 tane milletvekili çıkaracağımıza inanıyoruz.

“KAOSUN SEBEBİ MHP GİBİ GÖSTERİLDİ”

-Ya da şöyle soralım. Siz Aydın’da MHP’nin durumunu değiştirmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Zaten MHP’de bir kadın adayın ön plana çıkmasıyla bile bir şeyler değişti. Halkta bir memnuniyet oluştu. Ama daha çok yapmamız gereken şeyler var. Halka daha çok inip, daha çok halkın sorunlarını dinlememiz gerekiyor. Çünkü öyle bir algı oluşturuldu ki hükümetin kurulma sebebi MHP gibi gösteriliyor. Kaosun sebebi MHP gibi gösterildi. Önce bu algının yıkılması gerekiyor ve bunun için de birebir, basın ve STK’lar aracılığıyla çalışmalar yapmamız gerekiyor.

“BANA İSTEYEN HERKES HER ZAMAN ULAŞABİLİR”

-Kadın aday olmanızın avantaj olduğunu söylemiştiniz. Siz hemcinslerinize ulaşmak için ne yapıyorsunuz? Ya da onlar size ulaşmak için ne yapsın?

Telefonum hep açık. Her zaman bana ulaşabilirler. Telefon numaram 0536 632 8883. Şu anda tüm Türkiye genelindeki Psikolojik Danışman ve Rehber arkadaşlardan aday olmamla ilgili mesajlar yağıyor. Hepsine de tek tek cevap veriyorum. Toplansınlar 50 kişi 100 kişi yüz yüze görüşelim. Sorunlarını anlatsınlar. Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanlığı görevini yürütürken, yönetim kurulunda Anneler Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Turkuvaz, Okyanus gibi bir çok kadın derneği vardı. STK’lar çok önemli. Halkla iyi ilişki içinde olmak istiyorsanız halk üzerinde etkisi olan insanlarla da aranızın iyi olması gerekiyor. Onlara ulaştığınız zaman işiniz biraz daha kolaylaşıyor.

“BALIK VERMEK DEĞİL, BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEK ÖNEMLİ”

-Kadın dayanışma hattı?

Her zaman açık. Arayabilirler. Mail atabilirler. Facebook’tan mesaj atarak ulaşabilirler. Alışkınım sorun dinlemeye. Sorun çözmede bildiğimiz yöntemleri onlarla da paylaşırız. Çözülmesi için elimizden geleni yaparız. Ekonomik sorunu olan vatandaşlarımızın sorununu çözecek kadar paramız yok belki ama önemli olan balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek. O istihdamı yaratmak.

-Seçildiğiniz takdirde MHP Teşkilatlarında alanınızla ilgili insanları yönlendirebilecek bir birim oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Tabi olabilir. Herkesin desteğe ihtiyacı vardır. Psikologlar olarak biz de birbirimize yardım ediyoruz. Zaman içinde öyle şeyler dinliyorsunuz ki sizin de ihtiyacınız oluyor. Bu işi yaptığım en zevkli dönem devlet bünyesinde çalıştığım dönemdi. Özellikle de okullarda çalıştım. En değerli kaynağımız insanlar.

“AYDIN’IN RUHUNU İYİ BİLİRİM”

-Siz diyorsunuz ki ben Aydın’ın ruhunu bilirim, çözümü de sizde.

(Gülüyor) İnsan ve toplum ruhunu, dolayısıyla Aydın ruhunu da iyi bilirim. İnsanlar duygusal açıdan yozlaştırıldı. Örneğin yemek yediğiniz ortamda televizyon var şehit haberleri geliyor, trafik kazaları geliyor insanlar acı ile bağırıyor ama siz yemeye devam ediyorsunuz bu bir yozlaşmadır. İnsanlar böyle böyle duygularını tanımayı anlamlandırmayı unuttu. Kötülük sıradanlaşmaya başladı.

“BİZDEN NE KADAR ÇOK MİLLETVEKİLİ GİDERSE AYDIN O KADAR ÇOK KAZANIR”

-Bu seçimdeki hedefleriz ne?

Bizden ne kadar çok milletvekili giderse, Aydın o kadar kazanır. En az 3 milletvekilini hedefliyoruz. Ayrıca mecliste hiç psikolog yok.

“BİZİM ÇOCUKLARIMIZ SOKAKTA, ‘TÜRK’ÜZ, TÜRKÇÜYÜZ, ATATÜRKÇÜYÜZ’ DİYOR”

-Osmanlı Ocaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Osmanlı Ocakları insanların belli değerlerini sömürmek, tamamen belli algılarla oynamak için kurulmuş bir yapı bence. Bu konu hakkında Şükrü Başkanımın da bir sözü var, ‘Biz şehitlerimiz için yürüyorken, arka sokakta yokluğu da görürken, onlar gidip gazeteyi taşlıyorlar’ ifadesi benim çok hoşuma gitti. Aramızda kifark çok büyük, bazıları bozkurt işareti yapıyor ama halkımız aldanmasın. Bizimle onları karıştırmasınlar onlar çok farklı. Biz en eski uygarlıklardanız, en baştan en sona kadar her kesime sahip çıkmak istiyoruz. Biz atalarımızı da seviyoruz, belki bazı hatalar olmuş olabilir ama ne Osmanlıyı, ne Selçukluları, ne de öncesini kötülettiririz. Hatalarımızı da kabul ederiz. Bizim çocuklarımız sokakta, ‘Türk’üz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz’ diyor.

-Bir kadın aday olarak, kadınlara ne gibi mesajınız olur?

Ben siyasete hemen aktif olarak girmedim. İki çocuğum var ve benim öncelik sıram vardı. Bazı şeyleri tamamladığımda, oturmamalıyım dedim. Ülke bu hale gelmişken bizler elimizi taşın altına koymazsak, bu ülkeyi başkaları yönetir. Şikayet eden konuma düşeriz. Kadınlar siyasette olmak zorunda, kadın eli değmesi lazım. Kadınlar ile erkeklerin beyinleri farklı çalışıyor. Bizler daha detaycıyız, beynimizin sağ tarafını kullanırız ve bunlar daha mantıklı hareket sağlar. Fakat yaşam bunların bütün toplamıdır. Eğer bu yaşamda kadınlar ile erkekler birlikte çalışırlarsa o detayların hepsi değerlendirilir. Akıl, duygu, mantık hepsi birlikte yürür ve böylece birçok şey gözden kaçmamış olur. O nedenle siyasette kadınlara çok fazla ihtiyaç var. Kadınlar bir canın dünyaya gelmesinin ne kadar zor olduğunu çok iyi bilir. O nedenle kadınlar her konuda daha pozitif yaklaşırlar. Kadınlar daha çok ara bulucudur ve denge sağlayıcıdır. Kadınlar daha çok siyasette olmak zorundadır. Ben üstüme düşen görevi en iyi şekilde yapmak için çalışacağım.

-Peki erkekler?

Erkekler, kendi ailelerindeki kadınları, eşlerini, kızlarını bu işi yapacaklarına inanıyorlarsa desteklesinler. Aynı şekilde hanımlar da, bu ülkenin daha iyi yönetilebileceği konusunda eşlerinin katkı sağlayacağına inanıyorsa destek olsunlar.

-Son olarak ne söylemek istersiniz?

‘Ülkenin geleceği MHP, ülkenin geleceğine oy ver’ diyorum. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.