Sözcü Gazetesi'nden Latif Sansür'ün haberine göre, yapılan araştırmalarda Büyük Menderes Nehri'nin çevresindeki yerleşim yerlerine hastalık ve ölüm saçtığı ortaya çıktı. Büyük Menderes suyunun en fazla kirli olduğu bölgelere yakın yerleşim yerlerinde hastalık ve ölüm oranlarının, uzak yerleşimlere göre daha fazla olduğu da tespit edildi.

Menderes nehrine yakın topraklarda tarımsal ürünlerde ağır metal kirliliğinin, uzak toprak ve tarımsal ürünlerden iki kat daha fazla olduğunu söyleyen Dr. Metin Aydın, “Menderes havza topraklarında kirlilik, nehrinden 5 kat daha fazla. Çünkü menderes nehir suyu ile sulamaya bağlı topraklarda ağır metaller birikiyor. Buralardaki tarımsal ürünleri tüketen insanlarda başta kanser olmak üzere pek çok kronik kalp, kalp damar, nörolojik, endokrin, metabolik hastalık meydana geliyor” dedi.

“MENDERES’TEN SU DEĞİL ÖLÜM AKIYOR”

Adnan Menderes Üniversitesi'nce yapılan bir çalışma hakkında bilgi veren Dr. Aydın, şunları söyledi; “Menderes nehrine yakın yaşayan insanların kan örneklerinde Genetik polimorfizm daha fazla saptandı. Genetik polimorfizm ise kanser dahil kronik hastalıklara sebep oluyor.  Nehre atık sularını bırakan endüstriyel, kentsel, jeotermal akışkanların, tarım ilaçların hepsi genotoksik. Yani kanser ve kronik hastalıklara sebep oluyorlar.

Menderes nehir kirliliği ayrıca hayvanlarda hastalık ve ölümlere sebep oluyor. Menderes nehrine yakın yerleşim yerlerinde hayvanlarda hastalık, ölüm, ölü doğum, düşük, anomalili doğum da fazla. İşin özeti Menderes nehrinden su değil ölüm akıyor.

Menderes nehir suyunu kullanmak cesaret istiyor. Bu cesareti gösterenler ise maalesef ya hasta oluyor ya da ölüyor. Maalesef menderes nehrini kirletenler ve bu kirliliği önlemek, temizlemekle yükümlü yetkililer ise kirlilik ve ölümleri sadece izliyor, suç işliyor, suç ortaklığı yapmaya devam ediyor.”