Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Hanovası köyünden 1991 yılında Almanya’ya iltica eden ve 2006 yılında Alman Neo-Nazi terör örgütü üyelerince öldürülen Mehmet Kubaşık’ın geride bıraktığı eşi ve üç çocuğuna Türkiye sahip çıktı.

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı Hanovası köyünden 1991 yılında eşi Elif Kubaşık ve kızı Gamze’yi de alan Mehmet Kubaşık, büyük umutlarla Almanya’ya yerleşti. Almanya’nın Dortmund şehrinde 1994 yılında oğulları Ergun, ardından 2000 yılında da Mert dünyaya geldi. Birçok işte ağır şartlarda çalışan Mehmet Kubaşık, birkaç yıl aradan sonra işletmeciliğini kendisinin yaptığı bir büfe açtı. Kubaşık, 4 Nisan 2006 tarihinde Neo-Nazi terör örgütü üyelerince iş yerinde vurularak öldürüldü. Geçtiğimiz hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dortmund’daki vatandaş buluşmasında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’ndan bir heyet ve basın mensupları Alman Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hareketi teröristlerince katledilen Mehmet Kubaşık’ın ailesini ziyaret etti.

Mehmet Kubaşık’ın eşi Elif Kubaşık, eşinin davasıyla ilgili “NSU davasından umutlu musunuz ?” sorusuna, “Keşke umutlu olabilseydim. Bu şüpheli ölümleri görünce davayla ilgili umudum kalmadı. Davadaki ilginçlikler sadece bunlar değil. Mahkeme başlıyor ama nedense dosyalar kayboluyor. Avukatlara bile dosyaları vermiyor. Merkel bize söz verdi ama daha hiçbir şey yok ortada” yanıtını verdi.

Kocasının öldürüldüğü gün evine polislerin geldiğini söyleyen Elif Kubaşık, “Polisler evime geldi ve eşimin vurulduğunu söylediler. Bir anda kendimi kaybettim. ‘Neresinden vurdular’ dedim ve koşarak büfeye gittim. Bize eroinci, esrarcı diyorlardı. Evimizi köpeklerle aradılar. Benim ‘Neresinden vurdular?’ sözlerimi bile aleyhimize delil saydılar” dedi.

“Eşimin cenazesini Türkiye’ye götürdükten iki hafta sonra polisler tekrar evime gelince onları kovdum” diyen Elif Kubaşık şunları kaydetti:

“Bize öyle suçlamalarda bulunuyorlardı ki, eşimin acısı bir tarafa bir de bize karşı yaptıkları suçlamalar vardı. Mahallede ‘Senin baban eroinci’ diyerek oğlum Ergün’ün kafasını kırdılar. İnsanlar bizim yüzümüze bakmıyorlardı.”

Elif Kubaşık, Türkiye bu olayın ardından yanlarında olduğu için cesaretlerinin yerine geldiğini belirterek, “Yoksa kendimizi çok yalnız hissedecektik. Davutoğlu Dışişleri Bakanı iken bizzat bizimle ilgilendi. Sağ olsun Konsolosluğumuz, Yurtdışı Türkler Başkanlığı her zaman bizim yanımızda. Bizleri hiç yalnız bırakmadılar. 1991 yılında Türkiye atmosferinde Almanya’ya iltica etmiştik, bugün ise devlet daha farklı bir yaklaşımla hangi vatandaşı olursa olsun az ya da çok bizzat ilgileniyor” dedi.

Kubaşık ailesinin en büyük çocuğu Gamze’nin ise eşi Serdar’ı Almanya’ya getirebilmek için Türk vatandaşlığından çıkmak zorunda kaldığı öğrenildi. Çocuğuna babasının ismini verecek olan kızı Gamze ise, “Bana baskı yapıyorlardı. Güya ben eroin ve esrar götürüyormuşum. Güya babamın kız arkadaşı varmış ve işbirliği yapıyormuşum. Sonradan gördük ki ifade tutanaklarında bana sordukları bu soruları ve benim verdiğim cevapları çıkarmışlar” diye konuştu.

Mehmet Kubaşık, 2000-2006 yıllarında Alman kamuoyunda “dönerci cinayetleri” şeklinde lanse edilen 8 Türk ve 1 Yunanlı kurbandan sadece biri. Alman devleti ve medyası uzun yıllar bu cinayetleri ısrarla “uyuşturucu kaçakçılığına” bağladı ancak 2011 yılında bu cinayetleri Neo-Nazi terör örgütünün işlediği ve örgütün Alman istihbarat örgütüyle yakın ilişki içerisinde olduğu ortaya çıkmıştı. Bu ilişkiler ağının ortaya çıkmasından sonra Alman hükümeti kurbanların ailelerine “adalet” için söz verdi ancak şimdiye kadar hiçbir yol katedilmedi. Davayı Türk medyasının izlemesine de izin verilmedi. Davanın tanıkları ise birer birer şüpheli bir şekilde hayatlarını kaybetti. En son Mart 2015’te davanın tanıklarından Melise M. evinde ölü bulundu. İki yıl önce ise Melise’nin yine tanık sevgilisi de ölmüştü. Geçtiğimiz yıl da Alman istihbarat örgütü ajanı Thomas Richte evinde ölü bulunmuştu.