Nazilli Baro Temsilcisi Av. Ayhan Nuri Ünal; “Cumhuriyet tarihi boyunca ülkemizde Avukatlar, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını korumayı amaç edinmiş ve bağımsız savunmanın yılmaz bekçileri olmuşlardır. Ancak bugün, bağımsız yargının yürütme organına bağlanmaya çalışıldığı, yargıç teminatının yok edildiği, savcıların adalet bakanlığının bir memuru haline getirildiği ve savunmanın hiçe sayıldığı bir ortamda Avukatlar Gününü yine buruk bir biçimde kutlamanın üzüntüsünü yaşamaktayız. Avukatların, yargının kurucu unsuru olarak benimsenmediği bir yerde, adil yargılanma hakkının hayata geçirildiğinden bahsetmek mümkün değildir. Yasalarımızda Avukatlar, tıpkı hakim ve savcılar gibi yargı görevi yapan kişiler arasında sayılmasına karşın, hala Avukatlara yönelik ayrımcı, dışlayıcı tutum ve davranışların devam ettiği; adliyelerde, icra daireleri ve mahkeme kalemlerinde Avukatlar için tahsis edilmesi gereken çalışma alanlarının, yasaların açık hükümlerine rağmen ayrılmadığını, var olan yerlerin de çeşitli bahanelerle el konulmaya çalışıldığını üzülerek görmekteyiz” dedi.

‘ÜLKEMİZ, SIKINTILI GÜNLERDEN GEÇMEKTEDİR’

Hak arama özgürlüğünün teminatı olan Avukatların, bugün hak ettiği yerde olmadığını ve her geçen gün artan sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Av. Ayhan Nuri Ünal; “Bu sorunların çözümü için; Öncelikle Anayasa değişikliğine gidilerek; savunma, yargı erki içinde düzenlenmeli, iddia ile savunma makamları arasında eşitlik sağlanmalıdır. Baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin üzerinden idarenin vesayeti tamamen kaldırılmalıdır. Avukatların ve Baroların varlık sebebini kabullenmeyi reddeden yargısal uygulamalara karşı güvence sağlayacak şekilde Avukatlık Kanunu yeniden yazılmalı, Avukatın delil toplama yetkisine dayanarak ileri sürdüğü taleplerin yerine getirilmemesi, etkili yaptırımlara bağlanmalı ve Avukatın yargının kurucu unsuru olduğu pekiştirilmelidir. Avukatlık mesleğine kabulde, mutlak suretle sınav koşulu getirilmelidir. Yeterli nitelikte öğretim elemanı olmaksızın hukuk fakültelerinin açılmasına artık bir son verilmelidir. Ayrıca bugün ülkemizde Barolara kayıtlı yaklaşık 82 bin Avukat görev yapmasına ve bu konuda hiçbir ihtiyaç olmamasına rağmen, ulusal yargı mercilerindeki davaları için yabancı Avukat ve Avukatlık ortaklarından hizmet satın alınması yolunun açılmasını da doğru bulmamaktayız. Ülkemiz, gerçekten sıkıntılı günlerden geçmektedir. Siyasette kullanılan ayrıştırıcı dil, toplumu kutuplaştırmakta ve ülkemizi çıkmaza sürüklemektedir. Ulusal varlık ve değerlerimiz ağır yara almaktadır. Yargı, siyasal hesaplaşmanın aracı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını ve işlevini yitirme noktasına getirmiştir. Toplumda yargıya duyulan güven ciddi bir şekilde sarsılmıştır. Üst üste çıkartılan torba yasalarla; yargı bağımsızlığı zedelenmekte, kişi hak ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır. İletişimin dinlenmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal eden uygulamalar, yaşam tarzına yapılan müdahaleler, sosyal paylaşım sitelerinin kapatılması, basın üzerinde kurulan baskılar ve halkın haber alma özgürlüğünün engellenmesi bunların başında gelmektedir”

‘AVUKATLAR DİMDİK AYAKTA’

Olup bitenler karşısında karamsarlığa yer yoktur diyen Ünal; “Laik ve Demokratik Cumhuriyetimiz, sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir. Temiz toplum, dürüst ve demokratik yönetim; en doğal hakkımızdır. Özgürlük, eşitlik, bağımsızlık ve aydınlanma değerlerinin ürettiği adalet arayışı, büyük ölçüde zarar gören hukuk düzenini yeniden ayağa kaldırmaya yetecektir. Avukatlar dimdik ayakta; hukuku egemen kılma, azim ve kararlığındadır. Yaşanılan her türlü sıkıntı ve zorluğa rağmen biz Avukatlar, hukukun üstünlüğüne, kişi hak ve özgürlüklerine, demokrasiye ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz” şeklinde konuştu.