BİR İSTANBUL HİKAYESİ; TEK CEKET: 7.099 TL

İstanbul Nişantaşı’nda 'tek ceket' 7.099 TL.

Yanlış okumadınız!

Geçtiğimiz hafta iş ziyaretleri için gittiğim İstanbul’da, İstanbul'da yaşayan kuzenim Ali ile Beşiktaş’tan Nişantaşı’na doğru yol aldık.

Lüks mağazalarıyla bilinen bu semtte birer kahve içip Beşiktaş Vodafone Arena Stadyumu’nun inşaatını tepeden izlemek için tekrar yürümeye başladık.

Çok da lüks görünmeyen, küçük bir butikteki fiyat listesi ilişti gözüme...

Yanlış mı görüyorum diye düşündüm tekrar baktım, ancak yanlış değildi.

Ceket: 7.099 TL.

Çanta: 1.609 TL.

Triko: 1.379 TL.

Ayakkabı: 1.389 TL.

Kuzenim Ali, İstanbul’un en lüks otellerinden birinde ön büroda çalışıyor. Benim hayretler içinde kaldığımı görünce, bu fiyatların Nişantaşı’nın sıradan fiyatlarından olduğunu, timsah derisinden yapılan bir çantanın 40.000 dolar civarında olduğunu söyledi.

Dondum kaldım!

Sevgili okuyucularım;

İstanbul başka bir dünya!

Anadolu başka bir dünya!

İstanbul’un eski doğal güzelliklerini görmek istiyorsanız çıkın bir tepenin üstüne, şair Orhan Veli gibi yaşayın İstanbul’u...

'İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı...'

Açmayın zaten her yer taş!

İstanbul’u yaşayacaksanız eski şairlerin tasfir ettikleri gibi yaşayın...

Görmeyin çarpık yapılaşmaları, görmeyin köprüden geçmek için çekilen trafik çilesini!

Bizler burada radyolarda hit şarkılar dinlerken, İstanbul’da herkes 'Radyo Trafik' dinliyor!

Hangi yolda trafik az takip ediyor..

Hatta radyonun gönüllü muhabirleri var yoğun trafik olan yerlerden canlı yayına bağlanıp bilgi veriyor.

Aynı dünya içinde hatta aynı ülke içinde nasıl farklı dünyalar olur demeyin!

İstanbul başka bir dünya!

Anadolu başka bir dünya!

* * *

Nazilli’de kendisinin yetiştirip, üç bağı 1 liraya maydanoz satan pazarcı Fadime Nine...

Kuyucak’ta portakalın kilosunu haftalar sonra 40 kuruşa ancak satabilen çiftçi Musa Amca...

Sultanhisar Cuma Pazarı'nda gündüzden satamadığı simitleri akşam pazarında üç tanesini 1 liraya satan Simitçi Yusuf...

Semt pazarları dağılınca karanlık çöker çökmez sokakları bir sonraki gün için temizleyen ve bunun için sadece 850 TL maaş alan öpülesi Mehmetler, Muratlar, Hasanlar…

Vahşi kapitalizmin devirdiği insanlarla pembe köşklerde yaşayanlar nasıl aynı dünyada olabilir ki?

Onurlu olmak, helal kazançla çocukların karnını doyurmak o lüks ceketleri giymekten daha çok huzur verir insana...

Sizler belki lüks bir yerde, bir ya da bir kaç kez çok pahalı yemekler yemiş olabilirsiniz ama hanginizin sırtında 7099 TL'lık ceket var?

'Ben kazanıyorum ben giyerim arkadaş!'

Diyenler de olacaktır belki de ama bu bir lüks değil, israftır.

Aynı kimliğe sahip olduklarımız, hatta ayrı dilleri konuştuklarımız, ayrı dinlere inandıklarımız açken, çöpte ekmek arıyorken bu israfçı tüketim niye?

Parası çok olmak insana tüketim çılgınlığına itiyorsa ona diyecek bir şey yoktur. Çok paran varken paylaşmayı biliyorsan asıl erdem odur.

Hani der ya Mevlana;

"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok"

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.