Dilmen, HDP çıkmazına sert yorumlar getirdi

Dilmen, HDP çıkmazına sert yorumlar getirdi

Gelecek Partisi Kurucu İl Başkanı Ali İhsan Dilmen, ‘HDP kapatılsın’ söylemlerine yeni bir boyut kazandırdı. İktidarın Türkiye’yi keyfine göre yönettiğini belirten Dilmen, “Kırmızı çizgilerimizi aşmadıkları sürece her parti ile iş birliğine hazırız” dedi.

HASAN CAN TUNÇER - Gelecek Partisi Kurucu İl Başkanı Ali İhsan Dilmen,  ‘HDP(Halkların Demokratik Partisi) kapatılsın’ söylemlerine yeni bir boyut kazandıracak iddialı açıklamalarda bulundu.

Dilmen, “Öncelikle HDP’nin, Türk siyasetine, kamuoyuna açıkça nasıl bir Türkiye tahayyül ettiğini, taleplerinin neler olduğunu, temsil ettiği kitlenin Türk siyasetinden ve kamuoyundan beklentisinin ne olduğunu açık ve sarih bir şekilde ifade edebileceği bir zemini oluşturmamız lazım” diyerek parti kapatmanın çözüm olmayacağını söyledi.

AK Parti iktidarının, ‘milli irade’ sloganına eleştiri getiren Dilmen, “İktidara gelenin keyfine göre ülkeyi yönetmesi değildir, muhalefete hesap vererek yönettiği bir ülkedir” dedi.

Parti kapatmak, fikirlere baskı uygulamak ile sorunlarına bir çözüm bulunmayacağını aktaran Dilmen,  “Konuşan bir Türkiye, demokrasi ile sorunlarına çözüm arayan bir Türkiye istiyoruz. Özgürlük ortamının vatandaşlarımızın her birine sağlanması lazım, önce bu iklimin oluşması lazım” sözlerini kaydetti.

Havadis Gazetesi’nin sorularına açıklıkla yanıt getiren Dilmen, Türkiye siyasetine ve gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

HDP’yi kapatmak sorunları çözer mi?

 “Bugüne kadar kapatılan kürt orijinli, kürtçü siyaseti takip eden partileri kapatarak sorunu çözemediysek ve hatta kapatılan bu partilerin seçmen tarafından itibarının daha da artarak karşımıza geldiğini görüyorsak, demek ki çözüm değil. Bunu kabul etmek lazım, parti kapatmak çözüm olmadığı gibi sıkıntıların ana kaynağı haline geliyor. Peki çözüm nedir? Yani kapatmayalım, tutuklamayalım, öldürmeyelim. Demokratik ülkeler bu işi nasıl yapıyorsa ona bir bakmak lazım. Bakıldığını da düşünüyorum ama burada inisiyatif almaktan korkuyoruz. Bunu AK Parti iktidarı denedi, süreç doğru yönetilemediği için birtakım sıkıntılar da beraberinde geldi. Bir; çözüm sürecinin adını doğru koymadık. Çözüm süreci yerine demokratikleşme süreci olarak topluma lanse edilmeliydi. Kürt sorununu çözme endeksli olmamalıydı bu iş. Daha kapsayıcı ve kuşatıcı bir üslupla yola çıkılmalıydı. Bu geçti artık, bunu tekrar denememizin de bir mantığı yok. 37 yıldır silahlı terör örgütü mensubu olanlar dağlarda ama bizim dağlarımızda ama komşu ülkenin dağlarında yuvalanan, örgütlenen orada hazırlık aşamalarını tamamlayan bir yapı var. Bu gücün çözüm sürecinden sonra nasıl tavır göstereceği ayrı bir soruydu. Örgütte üst düzey yöneticilik yapanları herhalde Van Büyükşehir Belediyesi’nde, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde zabıta müdürlüğü vererek tatmin edemezsiniz. Öncelikle HDP’nin, Türk siyasetine, kamuoyuna açıkça nasıl bir Türkiye tahayyül ettiğini, taleplerinin neler olduğunu, temsil ettiği kitlenin Türk siyasetinden ve kamuoyundan beklentisinin ne olduğunu açık ve net şekilde ifade edebileceği bir zemini oluşturmamız lazım. Hatta bu zemin oluşturulmasa bile, bu zeminin oluşmasını sağlamak adına bunu söylemeleri gerekiyor.”

MHP’nin ‘HDP kapatılsın’ çağrısı karşısında AK Parti’de hangi görüş ağırlık kazanıyor?

“AK Parti’nin bugüne kadar geldiği, getirmek istediği çizginin tam zıttı bir çizgi bu. AK Parti’nin kuruluş kodlarına baktığımızda bu sorunun siyasi ayağının daha çok ön plana çıkmasının gerektiğini ve böyle bir çözüm üretmenin gerektiğine inanan bir partiydi. Ama bugün için AK Parti artık durduğu bu yerden hayli uzaklaşmış durumda. Böyle bir görüntü var ve bugün sadece kürt politikası, HDP’nin kapatılması meselesi ile değil, toplumdan gelen bütün demokratikleşme taleplerini doğrudan teröristlikle suçlamak gibi bir yol tercih ediliyor. Bu sağlıklı bir şey değil. AK Parti açısından da sağlıklı bir şey değil ama AK Parti’yi destekleyen zihniyet Türkiye’de otoriteryen bir yapının kurulmasını istiyor. O otoriteryen yapının içerisinde demokrasi yeşermez, yaşamaz. Yani biz Avrupa standartlarında demokrasiye geçen bir devlet olmayı terk etmiş oluruz. Hayal etsek de bu hayalde kalmaktan başka bir işe yaramaz. Hala millet diyen, milli irade diyen AK Parti’nin aldatıcı ifadelerinden birisi bu. AK Parti şunu söylüyor; ‘Biz milli iradeden yanayız.’ El-Hakk öyle olsunlar. Ama milli irade meclisin tamamını karşılar, sadece iktidardakileri kapsamaz. Milli irade demek, iktidara gelenin keyfine göre ülkeyi yönetmesi değildir, muhalefete hesap verilerek yönetilen ülkedir.”

Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci, “Siyasi rakiplerimizi terörize ederek ve yargıyı buna alet ederek daha demokratik bir Türkiye’ye ulaşamayız” demişti. Bu ne demektir? Gelecek Partisi bugün iktidar olsaydı tutumu ne olurdu?

“Gerek muhalefet bloğundaki partiler, gerek muhalefet bloğunu destekleyen aydınlar, akademisyenler terörize edilerek suç örgütünün bir elemanıymış gibi yaftalanarak konuşuluyor. Siyaset bu üslupla yapıldığı için buradan demokratikleşme çıkmaz! Biz bunun doğru olduğuna inanmıyoruz. Biz Gelecek Partisi olarak şuna inanıyoruz.  Biz bir siyasi partiyiz. Kuruluşumuzun üzerinden 15 ay geçti. Seçimlere girme hakkını kazandık, söylediklerimiz dikkate alınıyor. Bunun zaman zaman iktidar tarafından da dikkate alındığını söylüyoruz. Türkiye adına siyaset yapıyoruz. Bugün her siyasi parti ile konuşabileceğimizi, önerilerimizi sunduğumuzu, önerilere açık olduğumuzu beyan ediyoruz. Bütün siyasi partiler ile bunu yapmaya hazırız. Söz gelimi en uç partiden bahsedelim yani kapatılsın, kapatılmasın denilen HDP’den. Biz HDP’li değiliz, HDP’nin siyasetini beğenmiş olsaydık, HDP ile siyaset yapardık ama bu beğenmiyoruz diye HDP’nin siyasetini dikkate almayalım demek değildir bu tutum. HDP ile siyasi arenada mücadele ederiz, zaman zaman ortak olduğumuz ortak düşündüğümüz alanlar varsa iş birliği yaparız. İş birliği yapamayacağımız yerlerde de kendi doğrularımızı söyleyerek toplumda kendi doğrularımızla siyaset yapmayı sürdürürüz. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Kırmızı çizgilerimizden birisi insanlık onuru, bundan vazgeçmeyiz. Bu konuda ister ırkı, ister etnik, ister dini, ister mezhebi, ister cinsi sebepler olsun onun insanlık onurunu zedeleyecek, haklarına müdahale edilirse, biz onun karşısında oluruz. Diğer çizgimiz ise bu ülkenin istiklalini temin eden, istikbalini kurgulayan bir devleti var. Bu devlete aidiyet duygusunu önemsiyoruz. Buna vatandaşlık duygusu diyoruz biz.  Konuşan bir Türkiye, demokrasi ile sorunlarına çözüm arayan bir Türkiye istiyoruz. İnsan varlığının olduğu her yerde sorun vardır, insan varlığının olduğu her yerdeki sorunu çözen de insan varlığıdır. İnsan varlığı bizim için kıymetli, bu kıymetin ortaya çıkması için de özgür ortam olması gerekiyor.  Baskılanmış insanlar, konuşamayan insanlarla siz bir meseleyi konuşamazsınız. Konuşacağımız özgürlük ortamının vatandaşlarımızın her birine sağlanması lazım, önce bu iklimi kurmak gereklidir. Milli irade ve demokrasiden anladığımız budur ve eşit yurttaşlık haklarının özgürce kullanılmasıdır.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum