Erkin Koray’ın efsane konseri: Nazilli 1974
1974 yazında, Ege’nin o yıllarda küçük ama canlı ilçesi Nazilli, bugün hâlâ tam anlamıyla bilinmeyen bir müzik olayına sahne oldu. Erkin Koray ve arkadaşlarının verdiği bu konser, yalnızca bir müzikal performans değil; Türkiye’de saykodelik rock tarihinin en sıra dışı anlarından biri olarak hafızalara kazındı.
Birgün’den Serkan Fırtına, Erkin Koray’ın 1974 Nazilli konserini kaleme aldı. Serkan Fırtına’nın yazısı;
1974 yazında, Ege’nin o yıllarda küçük ama canlı ilçesi Nazilli, bugün hâlâ tam anlamıyla bilinmeyen bir müzik olayına sahne oldu. Erkin Koray ve arkadaşlarının verdiği bu konser, yalnızca bir müzikal performans değil; Türkiye’de saykodelik rock tarihinin en sıra dışı anlarından biri olarak hafızalara kazındı. Ancak bu konser ne televizyona çıktı, ne gazetelere manşet oldu, ne de dönemin arşivlerine girdi. Neredeyse unutulmuş bir tarih olarak kaldı. Ta ki bazı kırıntılar gün yüzüne çıkana kadar…
Konserin en dikkat çekici anlarından biri, Mesafeler şarkısındaki saykodelik havaydı. Bu şarkı üç yıl önce, yani 1971’de Paris’te, Erkin Koray tarafından John Lennon’a bizzat dinletilmişti. Lennon, şarkıyı dinledikten sonra Koray’a açıkça şunu söylemişti: “Bunu mutlaka İngiltere’de plak olarak yayınlamalısın.”
Ancak bu öneri gerçekleşmedi ve nedenini hâlâ bilmiyoruz; Koray’ın İngiltere’ye gitmemesi bir tercih ya da başka bir sebepten kaynaklanmış olabilir. Bildiğimiz bir şey var: Erkin Koray’ın yolculuğu hep Anadolu’ya dönüktü ve onun meselesi, bu coğrafyanın sesini ve duygusunu müziğe taşımaktı.
Nitekim Mesafeler şarkısı, 25 Nisan 1973’te Silinmeyen Hatıralar ile birlikte 45’lik olarak İstanbul Plak etiketiyle yayınlandı. Parça, zamanla hem Erkin Koray diskografisinin hem de Türk rock tarihinin en özel yapıtlarından biri hâline geldi.”
Nazilli konseri ise başka bir yönüyle daha dikkat çekici: Konserin kaydını, grubun davulcusu Nihat Örerel, tamamen kendi imkânlarıyla, mono kayıt olarak gerçekleştirmişti. Dönemin teknik olanaksızlıklarına rağmen, o geceyi belgelemek için büyük bir çaba göstermişti. Kayıtlar, yıllar sonra Live in Nazilli 1974 adıyla resmi olmayan bir bootleg olarak piyasaya sürüldü. Bu kayıtta, Erkin Koray’ın seyircilerle olan diyaloğu aynen şöyle duyulur: “Bugün, çok az ve öz olarak buradayız. Bugünün en iyi konserini yapmakta kararlıyız. Rüzgâr gibi gelip geçeceğiz. Alkış yok, hiçbir şey yok; müziğimiz non stop devam ediyor, teşekkürler...”
Konserin amatör, bozuk ve net olmayan bu kaydı, bugün YouTube’da dolaşıyor. Bu durum, Nazilli 1974’ün yalnızca söylentiden ibaret olmadığını, somut bir geçmişe işaret ettiğini gösteriyor.
Aradan geçen yarım yüzyıla rağmen, Nazilli 1974 hâlâ pek çok müzikseverin aklında bir “efsane konser” olarak yaşıyor. Belki görüntüsü yok, belki ses kaydı eksik ama orada bulunmuş olanların anlattıkları, o geceye dair güçlü bir hafıza oluşturuyor.
Konserde “Mesafeler”in yanı sıra “Goca Dünya”, “Karlı Dağlar”, “Sır”, “Aşkımız Bitecek”, “Sana Bir Şeyler Olmuş” ve “Çiçek Dağı” gibi parçalar da seslendirildi. Repertuvar, aslında Erkin Koray’ın o dönemde şekillendirdiği müzikal yönelişin özeti gibiydi. Özellikle Elektronik Türküler albümünden iki parçanın çalınması, bu konserin yalnızca bir turne durağı değil, aynı zamanda albümün sahne üzerindeki canlı bir denemesi olduğunu gösteriyor.
Benim dikkatimi çeken asıl nokta, parçaların stüdyo versiyonlarından çok daha sert, yoğun elektrogitar tonlamalarıyla icra edilmiş olması. Sahnede öne çıkan doğaçlama sololar ve şarkıların dakikalarca uzayan gitar pasajları, Koray’ın kayıtlarda bıraktığından çok daha “asi” ve deneysel bir tavır ortaya koyduğunu gösteriyor. Bu durum, onun sahnedeki enerjisini ve müziğe olan yaklaşımını anlamak için eşsiz bir ipucu.
O gece basgitarda Rauf Ülgün’ün katkısı da önemliydi. Sahnedeki bütünlük, sadece Erkin Koray’ın vizyonuyla değil, grubun her üyesinin ortaya koyduğu kolektif enerjiyle mümkün oldu.
1970’lerin Türkiye’sinde rock’n roll sahnelerinin sınırlı olduğu düşünülürse, Nazilli konseri yalnızca bir müzik olayı değil, aynı zamanda bir meydan okumaydı. Plaklarda duyduğumuz düzenlemelerin dışına çıkılması, şarkıların bambaşka bir forma bürünmesi, -o yıllarda- Erkin Koray’ın neden sık sık “Türkiye’nin Jimi Hendrix’i” olarak anıldığını açıkça gösteriyordu. Çünkü o gece, sadece şarkılar çalınmadı; müzik sahnede yeniden biçimlendi. Nazilli Saray Sineması’nda gerçekleşen bu konser, saykodelik rock’ın Anadolu toprağında vücut bulduğu; sınırların kalktığı ve sahnenin evrensel bir dile dönüştüğü unutulmaz bir andı. Lennon’ın Paris’te duyup İngiltere’ye taşımayı önerdiği bir şarkı, yıllar sonra Nazilli’de yankılandı. Bugün elimizde kalan o kırık dökük kayıt ise yalnızca bir konserin değil, bir dönemin ruhunun izini taşıyor.
Bu konser, bir gün zaman makinesi icat edilirse ışınlanmak isteyeceğimiz nadir anlardan birini oluşturuyor; 1974 Nazilli konseri tam da o unutulmaz anlardan biri.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.