Türkiye’nin kaderini belirleyecek 25. dönem milletvekilliği seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından akıllara ’gölge CIA’ denilen ABD’li stratejik düşünce kuruluşu Stratfor’un Şubat ayında yayınladığı “10 yıllık küresel öngörü” raporu geldi. “Böyle bir sonuç zaten Amerikanlar tarafından Stratfor’un bir raporuyla gündeme getirilmişti” diyen Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Raporun sonucunda Türkiye’de siyasi bir değişikliğin olabileceği ve bu değişimin siyasi bir belirsizliğe yol açabileceği öngörülüyordu” dedi.

Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından akıllara, ABD’li stratejik düşünce kuruluşu Stratfor’un Şubat ayında yayınladığı “10 yıllık küresel öngörü” raporu geldi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ve Halkların Demokratik Partisi’nin Meclis’teki varlığının iki türlü düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “HDP Meclis’te iki türlü varlık gösterecek. Birincisi artık Türkiye’de Kürt hareketinin fazlasıyla sol eğilimli bir hareket haline dönüşmesi. İkincisi ise Kürt hareketinin siyasallaşması. Bunu Türkiye’de isteyen bir kesim olduğu kesin, ama daha fazla isteyen kesimin Amerika ve Avrupa olduğu da ortada. Böyle bir sonuç zaten Amerikalılar tarafından Stratfor’un bir raporuyla gündeme getirilmişti. Raporun sonucunda Türkiye’de siyasi bir değişikliğin olabileceği ve bu değişimin siyasi bir belirsizliğe yol açabileceği öngörülüyordu. Dolayısıyla bu tip bir beklenti bu seçim sonucunda çıkan Meclis aritmetiğini doğrular nitelikte” diye konuştu.

“Amerika’nın küresel istihbarat araştırmalarını yapan strateji merkezi Stratfor 10 yıllık öngörü raporları çıkaran bir araştırma merkezi. En son raporunu 23 Şubat’ta çıkardı. Tüm bölgelerle ilgili öngörüler vardı. Genel olarak Amerika’nın neler yapması gerektiği noktasında bir sonuç ortaya çıkarıyorlar. Son yayınlanan 2015 - 2025 raporu Türkiye açısından çok önemliydi. Çünkü hem Müslüman hem laik bir ülke olması açısından Türkiye’ye çok büyük önem atfediliyor” vurgusunda bulunan Karaca, sözlerine şöyle devam etti:

“Raporda özellikle Türkiye’deki hükümetin her ne kadar aradaki boşluğu doldurmaya çalışsa da belli bir kesimi özellikle seküler kesimi ötelediği üzerinde duruluyor. Çok ilginç bir ifade var ki gelecekte Türkiye’de bir hükümet değişikliğinden bahsediyor. 10 yıllık süreç içerisinde bu yönetim değişikliğinin Türkiye’de bir belirsizliğe yol açacağını öngörüyor. Bu iç istikrarsızlık büyüdükçe Türkiye’nin bölgesel istikrara etkisinin de zayıflayacağını söylüyor. Bu rapor Şubat’ta yayınlandı ama evveliyat çalışması çok daha uzun vadeye yayılan bir rapor olması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu öngörünün bugün meclis aritmetiğini ortaya koyduğunuz zaman birbiriyle çakıştığını ve doğrulandığını görüyoruz. Bu da bölgesel gelişmeler açısından Türkiye’nin iç istikrarının ne kadar önemli olduğu vurgusunu bir kere daha hatırlamamıza neden oluyor. Rapora baktığımız zaman, Türkiye adına bölgesel olarak ortaya konan öngörüler arasında Türkiye’nin Suriye konusuna artık kayıtsız kalamayacağı ve çatışmaların içine sürükleneceği beklentisi var. Çünkü ne İran’ın ne de Suudi Arabistan’ın yapabileceği düşünülmüyor. Türkiye’nin buna liderlik yapması gerektiği üzerinde duruluyor. Bu liderlik konusunda ise Türkiye’nin Amerika’ya ihtiyacının geçmişe göre çok daha fazla olacağı öngörüsünde bulunuluyor. Buradan çıkan sonuç, eğer Türkiye’deki meclis aritmetiği uzun süreli bir iç iktidarsızlık ortaya çıkartırsa bu iktidarsızlık bölgeye olumsuz etki yapar. Bu durum Suriye’deki çatışmaları doğrudan etkilemese de Türkiye’nin ve Amerika’nın Suriye’ye yönelik politikaları üzerinde bir etki yapabilir. Dolayısıyla bu meclis aritmetiğinden Türkiye’nin çok kısa sürede bir hükümet kurarak çıkması gerekiyor sonucuna varıyoruz.”