Yuva yıkanlar yanacak! İhanetin ortağına da hukuki darbe

Yuva yıkanlar yanacak! İhanetin ortağına da hukuki darbe

Boşanma davalarının en yaygın gerekçesi olan zinanın hukuki sonuçları değişiyor. Yeni düzenlemeyle, şahsın evli olduğunu bilerek cinsel ilişkiye giren üçüncü kişilere maddi ve manevi tazminat yolu açılabilir.

Zina, boşanma davalarının en yaygın gerekçelerinden biri. Ancak Türk hukukunda, eşini aldatan tarafın yanında, bu eyleme bilerek katılan üçüncü kişinin cezai ya da mali bir sorumluluğu bulunmuyor.

Türk Medeni Kanunu’na göre, nikah birliği devam ederken eşlerden birinin başka biriyle cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul ediliyor. Ancak yıllardır süren tartışma, bu fiile katılan üçüncü kişinin hukuki sorumluluğunun olup olmayacağı yönünde sürüyor.

Yargıtay kararlarında tutarsızlıkların yer alması ve yerel mahkemelerin farklı değerlendirmelerde bulunması nedeniyle, yeni yargı paketi kapsamında bu konuya ilişkin bir düzenleme yapılması bekleniyor.

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlıkları süren yeni yargı paketlerinin aile hukukuna dair kapsamlı değişiklikler içereceği ifade ediliyor. Buna göre, zina davasına konu olan üçüncü kişilerin de maddi veya manevi tazminat sorumluluğuna tabi tutulabileceği değerlendiriliyor.

Zina sebebiyle boşanmalarda üçüncü tarafın da cezai sorumluluğu olması yönünde kamuoyunda tartışmalar sürüyor. Boşanma davalarının en büyük gerekçesi olarak mahkemelere yansıyan “zina” olayıyla ilgili yeni yargı paketleri kapsamında çalışma yapılması bekleniyor.

YARGITAY KARARLARINDA ÇELİŞKİ VAR

İstanbul Aydın Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü’nde hazırladığı yüksek lisans tezinde konuyu derinlemesine inceleyen avukat Aleyna Gürses, “Zina sebebiyle boşanmalarda üçüncü kişinin de sorumlu tutulabilmesi için yasal düzenleme yapılması gerekiyor” diyor.

Gürses’in tezi, “Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Üçüncü Kişinin Tazminat Sorumluluğu” başlığını taşıyor.

Yüksek lisans tezinde Gürses, Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) zinanın ağır boşanma sebebi olarak düzenlendiğini ancak zina eylemine katılan üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm bulunmadığını vurguladı. Bu durumun yıllar içinde Yargıtay daireleri arasında çelişkili kararlar verilmesine yol açtığını belirten Gürses, süreci şöyle özetliyor:

“Yargıtay, üçüncü kişinin tazminat sorumluluğu konusunda kendi kararlarında dahi tutarlılık sağlayamamış; farklı daireler birbirinden farklı, aynı daireler ise farklı tarihlerde çelişkili kararlar vermiştir. Bu durum, yerel mahkemeler ve uygulayıcılar arasında kafa karışıklığına yol açmıştır. Son olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, evli olduğunu bilerek eşlerden biriyle birlikte olan üçüncü kişinin, diğer eşe manevi tazminat ödemeyeceğine hükmetmiştir. Kanaatimizce bu karar hukuka uygun olmayıp, aldatılan eşin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kararda, üçüncü kişinin eyleminin haksız fiil olarak değerlendirilemeyeceği ve dolayısıyla sadece aldatan eşin sorumlu tutulabileceği belirtilmiştir. Kanaatimizce karar hukuka uygun olmayıp evlilik birliği sürerken, eşlerden biriyle evli olduğunu bilerek ilişki kuran üçüncü kişiye karşı, diğer eş manevi tazminat talebinde bulunabilir.”

YARGI PAKETİNDE YER ALABİLİR

Haber7’ye konuşan hukukçu Gürses, zina davalarında aldatan eşle cinsel birliktelik yaşayan üçüncü kişilerin de tazminatla sorumlu tutulması için kanuni düzenlemenin zorunlu hale geldiğini belirtti.

Gürses, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından yapılan ve yeni yılda Meclis’e sunulacağı belirtilen yargı paketlerinden birinin aile hukukuna ilişkin kapsamlı reformlar içereceğine yönelik beklentilere dikkat çekti. Gürses, “Bu nedenle sadakat yükümlülüğü, zina kavramı ve boşanma davalarındaki delil sorunları yeniden gündemin önemli başlıkları haline gelmiştir.” ifadesini kullandı.

Dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte sadakat yükümlülüğünün hem toplumsal hem de hukuki açıdan yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Aleyna Gürses, mesleki çalışmalarını bu alanda yoğunlaştırdığını söyledi.

Gürses, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk hukukunda evli bir kişiyle ilişki yasayan üçüncü kişiye doğrudan tazminat sorumluluğu yükleyen açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle uygulama büyük ölçüde Yargıtay kararlarıyla şekillenmekte; ancak bu kararların tamamında aynı yönde bir birlik sağlandığını söylemek mümkün değildir. Bu durum hem uygulamada belirsizliklere yol açmakta hem de mağdur eş açısından hak kayıpları yaratabilmektedir.”

Gürses ayrıca, konuya ilişkin kapsamlı bir kitap hazırladığını ve yakın zamanda yayımlanacak çalışmasında, üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin tartışmalara, mevcut içtihatlara ve çözüm önerilerine ayrıntılı biçimde yer verdiğini sözlerine ekledi.

Kaynak:Haber7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.