El ayasındaki sinsi düğüm: Dupuytren kontraktürü
El fonksiyonlarını ciddi oranda tehdit eden ancak başlangıç aşamasında genellikle masum bir nasır sanılarak ihmal edilen Dupuytren Kontraktürü, el cerrahisi ve rehabilitasyonu içerisinde titizlikle ele alınması gereken bir patolojidir. El ayasındaki koruyucu doku tabakasının kontrolsüz bir şekilde kalınlaşmasıyla karakterize olan bu rahatsızlık, müdahale edilmediği takdirde parmakların kalıcı olarak içe bükülmesine yol açan ilerleyici bir süreçtir.
Anatomik olarak el ayasındaki deri ile kaslar arasında bulunan “palmar fasya” isimli doku, elimizin esnekliğini ve kavrama gücünü destekleyen dayanıklı bir yapıdadır. Dupuytren hastalığı söz konusu olduğunda bu doku, biyokimyasal bir değişim geçirerek elastikiyetini kaybeder ve sertleşmeye başlar. Süreç ilk etapta avuç içinde küçük ve sert nodüller şeklinde belirse de zamanla bu yapılar deri altında adeta birer halat gibi uzanan bantlara dönüşür. Hastalığın klinik olarak en kritik evresi, bu sert bantların parmakları avuç içine doğru çekmeye başlamasıdır. Çoğunlukla yüzük ve serçe parmağını hedef alan bu kısalma, kişinin elini tam olarak açamamasına ve fonksiyonel kayıplara neden olur.
Etiyolojisinde genetik yatkınlık en belirgin faktör olarak kabul edilmekle birlikte; diyabet gibi metabolik rahatsızlıklar ve el üzerine binen tekrarlı mikrotravmaların süreci tetiklediği bilinmektedir. Hastalığın genellikle ağrısız seyretmesi, profesyonel yardıma başvurulmasını geciktiren en büyük etkendir. Oysa dokudaki bu değişim henüz başlangıç seviyesindeyken kontrol altına alınmalı, doku esnekliğini korumaya yönelik fasyal mobilizasyon ve spesifik germe egzersizleri gibi fizyoterapi yaklaşımlarıyla sürecin hızı yavaşlatılmalıdır. Ayrıca parmakların bükülmesini mekanik olarak engelleyecek kişiye özel atelleme yöntemleri bu aşamada hayati önem taşır.
Fonksiyonel kısıtlılığın arttığı ileri vakalarda ise çözüm cerrahi müdahale veya minimal invaziv yöntemlerle sertleşmiş bantların gevşetilmesidir. Ancak unutulmamalıdır ki; cerrahi sadece fiziksel engeli kaldırır, asıl başarı ise operasyon sonrası uygulanacak titiz rehabilitasyon disiplininde gizlidir. Ameliyat sonrası yara dokusunun yönetilmesi ve eklem hareket açıklığının korunması için profesyonel fizyoterapi desteği, hastalığın nüks etmesini önlemek ve el fonksiyonlarını tam kapasiteyle geri kazanmak için zorunludur.
2025 yılını geride bırakırken, yeni yılın tüm okurlarımıza öncelikle sağlık, huzur ve bedensel esenlik getirmesini temenni ediyorum. Her yeni başlangıcın sağlığımıza ayıracağımız vakit ile değerleneceği bilinciyle; ağrısız, hareketli ve mutlu bir yıl dilerim.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.