Öncelikle önceki yazılarımda ortak paydalarımızı ve ortak hissiyatımızı bulup
öne çıkarmaya çalıştım. Ama bugün beni de daima düşünceye sevk eden biraz daha
sarsıcı bir konuya temas edeceğim.
“Güç” kavramı.
Çocukluğumuzda ilkokulda bize Osmanlı’nın kuruluşu, Türklerin Anadoluya
girişi ile ilgili anlatılan rivayetlerde iki savaşan orduyla karşılaşan Türklerin “zayıf”
tarafı desteklemesinden bahsedilirdi.
Şahsen ben mazlumdan , garipten ve zayıftan yana olmayı “Milli Seciye” miz
olarak görürdüm.
Peki ne zaman bu yüksek seciyeli millet bu derece güç bağımlısı oldu?
Ne oldu da başı göğe değecek kadar dik olan bu insanlar, güce göre eğilip
bükülmeye başladı?
Yoksa çocukluğumuzda okuduğumuz Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili
Kaftan” ya da “Diyet” hikayeleriyle bizleri kandırdılar mı?
Kıymetli bir büyüğümün bir sözü var.
“Bu millet güçlü mağduru sever. Güçsüz mağdura ise sadece acır” diye.
Sahi gerçekten öyle mi?
Elbette bu meseleye kafayı takmamın bir sebebi var.
Yaşanılan her meselede gözlemlemeye çalışıyorum insanları.
Haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, hayırlıyı hayırsızı bulmak gibi bir dertleri
yok kimsenin.
Sadece kimin kazanacağını, kimin güçlü olduğunu bulmak ve orada yerini
almak istiyorlar.
Hep kazanan tarafta olmak. Daima…
Oysa güçlü(ya da güçlüymüş gibi görünen) daima haklı değildir.
Ve insan, “Eşref-i Mahlukat”tır. “Allah’ın Yeryüzündeki Halifesi”dir.
Bu yüzdendir ki hayvanlardan farklı olarak, sadece arzuları, güdüleri ve
menfaatlerine göre hareket edemez.
Bizlere yakışan erdemin daima doğrunun ve haklının yanında bir duruş
sergilemek olduğuna inanırım.
Haksızlık karşısında susanın “Dilsiz Şeytan” olduğuna.
Hele bu “Asil Millet” in yalnızca Allah’ın huzurunda eğileceğine inanmak
istiyorum.
Tarih, onurlu ve dik duruş sergileyenleri unutmaz. Diğerleriyse yok olur gider.
O yüzden;
Lütfen bırakın karnınızdan konuşmayı, bir haksızlık görürseniz sesinizi çıkartın!
Lütfen bırakın kazanacak tarafa oynamayı, kendi inandıklarınızı muzaffer kılın!
Lütfen bırakın gücün önünde dokuz büklüm olmayı, gücü haklının emrine verin!
Çünkü;
İnanıyorsanız mutlak üstün sizsiniz!