Gazze: Geçmişten Günümüze Direnişin Toprağı

Ali İhsan Dilmen

GAZZE
Geçmişten Günümüze Direnişin Toprağı
Yazar: Zahide Kübra Kor
Yayınevi: Timaş
Alanı: Tarih/Düşünce

Yedi Ekim Aksa Tufanı olayından sonra şiddeti ve etkisi artarak devam soykırım.

Terör Devleti İsrail'in Gazze ablukası, dünya gündemini işgal etmeyi sürdürüyor.

İsrail tarafından yapılan abluka ve soykırım sadece orada yaşayanları değil, topyekün hayata, Filistin topraklarında, Gazze’de yaşayan her canlının yaşamını zorlaştıran saldırıları da kapsayacak şekilde devam ediyor.

Kitabın tam anlamıyla; insani değerleri, mağdur edilmiş mazlum bir milletin en tabi hakları olan egemen olma iradesine sahip çıkmalarını, geçmişten günümüze türlü zorluklar ve zor şartlarda verdikleri mücadeleyi insani duyarlılıkla ele alan, tarihe not düşecek gerçeklikleri dile getirme niteliğine sahip olması çok önemli ve kıymetli..

Olayları gün gün, an an takip eden, birçok kınayıcının kınamasına, maruz kaldığı yasaklayıcı ve engelleyici tutumlara rağmen, Filistin halkının onurlu duruşları ve kararlı mücadelelerine; sadakatle, tüm olumsuzluklara direnen bir kalbin, inançlı bir insanın tespitleri ve mazlum bir halkın yaşadıklarını ifade etmeyi insani vazife olarak gören zihnin ürünü kitapta yazılanlar..

Ayrıca, kitap özellikle Suriye olmak üzere bölgede yaşanan olayları, aktörlerini, etki alanlarını, doğuracağı muhtemel sonuçları anlatıyor.

Yazar okuruna bölgede yaşananlara dair ciddi bir bakış açısı kazandırmaya özen göstermiş.

Bu yönüyle kitap sıradan bir kitap olmanın, mazlum halkın verdiği mücadeleye anlamlı bir katkı sunmanın ötesinde Filistin ve bölge için tasarlanan küresel projelerin aktörlerini ve ikiyüzlü tutumlarını da deşifre etmektedir.

Geçmişten günümüze Filistin toprakları; ilahi kaynaklı üç dinin mensupları için önemli dini mekanlar ve tarihsel olaylar sebebiyle kutsiyet atfedilen özelliğe sahip.

Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altında olduğu dönemlerde bu coğrafyada sükunet ve barış iklimi egemendi.

Birinci Dünya Savaşından sonra Filistin topraklarının yönetimi İngilizlere geçince Osmanlı'dan alamadıkları imtiyazları ve korumayı alan Yahudi ve Yahudi yerleşimciler, kendilerine gösterilen hoşgörü, koruma ve imtiyazlardan güç alarak yerleşik halka ve topraklarına karşı saldırılara, işgallere başladı.

İngiliz yönetiminden gördükleri koruma, kendilerini şımartmış ve bu şımarıklık İngiliz yönetimine karşı saldırılara kadar uzanmış, hatta bölge yöneticisini katledecek kadar ileri götürülmüştür.
İngilizlerden sonra ABD güdümünde, Hıristiyan Siyonist/Evanjelistler sayesinde Siyonist teröristlerin şımarıklıkları günden güne artarak devam etmiştir.

Filistin'de iddia edildiği gibi Osmanlı yönetimine ciddi itirazlar olmadığı gibi Yahudilere toprak satışı da olmamıştır.

Türkiye'de ileri sürüldüğü ve ulus devlet politikamıza da yardımcı olur düşüncesi ve Filistin'in yükünü üzerimizden atalım düşüncesindeki siyasi akıl sahipleri, o topraklarda yaşanan soykırıma karşı sessizliklerini sürdürmüşler, bu tutumlarını. meşrulaştırmak gayesiyle, Filistin meselesinde aldığı ve alacağı tutumun meşruiyetini sağlamaya yönelik davranmışlardır.

Devleti idare edenlerin, Batı ile entegrasyon politikalarımızda sorun oluşturmaması için “Arapların bize ihaneti ve Yahudilere topraklarını sattılar” söylemini toplumda yaygınlaştırmış olduklarını söylemek yanlış olmaz.

Bu zihniyete sahip insanlar, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasını da bu sebebe dayandırmakta sakınca görmemiştir.

Oysa, Fransız Devriminin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı, Osmanlının;eğitim, fen bilimleri, hukuk, ekonomi, sanayi, savunma, siyaset ve benzeri alanlarda çağı okuyamaması yıkılmasının ve parçalanmasının en büyük sebebidir.

Bu tabi ki ayrı bir bahis.

Biz esas meselemize dönelim.

Filistin Tarihinde önemli yeri olan “Nekbe” büyük göç/sürgün/işgalden sonra halkın topraklarını zorla terk edildikleri, yokluk, kıtlık, sıcaklar vb. sıkıntılarla yurtlarından sürüldükten,1948 yılında uluslararası güçler tarafından alınan iki devletli çözüm ve toprak dağıtımıyla, Filistin topraklarının yarısı İsrail devletine verilmiş ve ardından bu büyük sürgün (Nekbe) gerçekleştirilmiştir.

İsrail'de Filistinlilerin toprak satışının oranı %2 civarında gerçekleştiği tarihi belgelerde mevcuttur.
Filistin konusuna meraklı ve orada tarihi süreç içinde ne olduğunu anlamak isteyenler var ise eğer, bu kitabı mutlaka okumalıdır.

Kitaptan bir bölüm ile devam edelim.

“Geçmişte Filistin davasını savunmakla övünen solcuların birçoğu bugün sessiz..

Keza sığınmacı düşmanlığı altında Arap ve İslam düşmanlığını yayan aşırı sağcı-ırkçı çevreler, yıllardır yürüttükleri tevziratla Gazze'deki katliamlara seyirci…

Kısaca, ideolojik saiklerin devreye girmesiyle Türkiye'nin entelektüelleri, sanatçıları, akademisyenleri, üniversite öğrencileri -kötü bir performans sergilediler. Filistin'de direnişin bayraktarı olan örgütler geçmişteki gibi seküler çizgide olsaydı acaba pozisyonları aynı mı kalırdı?

Halbuki gerçek hak ve adalet savunucuları, ötekinin hakkını savunabilenlerdir”. Sf. 170.

“Gazze bir aynadır.

Uluslararası sistemin, devletler arası ilişkilerin, rejimlerin karakterinin, toplumların ve bireylerin halinin, tek tek her birimizin aynası..

Nicelerinin -büyünün ve konforun bozulmasını istemediği için- bakıp da kendisiyle, toplumuyla, devletiyle yüzleşmeye cesaret edemediği bir ayna..

Ama aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'deki nice ayetin tecelli ettiği, anlamakta zorlandığımız nice ayetin- Gazze'ye baktığımızda ve öğrendiğimizde- idrak kapılarının açıldığı bir ayna..
Dünya ve ahiret notlarımızın verildiği bir ayna..

Gazzeliler korkunç bir imtihan yaşamıyorlar, aynı zamanda bütün bir dünya, uluslararası bölgesel sistem, devletlerimiz, toplumlar ve kendimiz de imtihandan geçiyoruz.

Gazzeliler bu imtihanı çoktan geçtiler; peki ya gözlerinin önündeki soykırıma sessiz ve seyirci kalan koskoca dünya?”sf 399

***Okundu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.