GAZZE TARİHİ
Yazar: Jean-Pierre Filiu
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat
Kitap antik çağdan başlayarak Gazze topraklarında yaşayan kavimler ve geçirdiği evreleri içeriyor.
İslam öncesi dönem, İslamın egemen olduğu zamanlar, Osmanlı dönemi ve 1.Dünya savaşı sonrası Filistin üzerine yapılan anlaşmalar, 2.Dünya savaşı ve bu topraklar üzerinde kurulan İsrail devleti, İsrail devleti ve yayılmacı politikaları, İngiltere, Amerika, Fransa, Rusya gibi devletlerden aldığı güç ve bölge devletlerinin Filistin konusunda yeterli duyarlılığa sahip olamamaları, olsalar bile güçlü bir diplomasi yürütmekte gösterdikleri zaaflar sebebiyle yaşanan başarısızlıklar, bölgede yaşayan halkın sıcak çatışma ortamı içinde sürdürmek zorunda oldukları bir hayat.
Osmanlı hakimiyeti Filistin topraklarında etkisini kaybedip, İngilizlere devredildikten sonra günden güne huzurunu kaybetmiş, adeta bir açık cezaevine dönüştürülmüştür.
Bugün Filistin'de yaşananların temeli o zamanlarda atılmıştır.
Belirtmekte fayda var, insanlarımız arasında sıkça dile getirilen ve bir şekilde doğru olduğuna inanılan bir düşünce var, Filistinlilerin topraklarını Yahudilere sattığı yönünde bu bilgi gerçekten çok yanlış ve kim bilir belki de sorumluluktan kurtulmak için ürettiğimiz bir gerekçedir.
Orada yapılan toprak satışları daha çok Osmanlı ayrıldıktan sonra yapılan satışlardır ve bu mülkler Osmanlı yöneticilerine aittir.
Ayrıca Bilgi yayınevinden çıkan “Beyaz Atlar Zamanı” isimli romanda geçen hikayede Filistin Topraklarının İngilizlerin gözetiminde yapılan Yahudi işgalleri ile gerçekleştiğini gözler önüne serilmektedir.
İngilizlerin gözetimine devredilen Filistin topraklarında insanların tedhiş ve terörle yıldırılmak istenmesi, her gün çatışmaların ortasında yaşamak zorunda kalmaları, topraklarına Yahudi yerleşimcilerin çöktüklerini ve buna halen sürdürdüklerini bilmek gerekiyor.
O günden bugüne Filistinlilerin ülkeleri işgal edilmiş, mülkleri talan edilmiş, canlarına kastedilmiş, göçe zorlanmışlar dünyada bu zulme sessizce seyretmiştir.
1947-48’de gerçekleşen “Nekfe olayı” (Büyük göç veya sürgünü) de unutmamak icap eder.
Bu olumsuzluklarla birlikte, ülkede ortaya çıkan direniş grupları arasında yaşanan mücadele yöntemi ve egemenlik çatışmaları da mücadeleyi kısmen zaafa uğratmıştır.
Bu kitap, özellikle Gazze'de yaşanan mücadelenin tarihini bütün yönleri ile ele almakta, okura derli toplu bir bakış açısı kazandırmayı amaç edinmiş görünmektedir.
Kitaptan bir bölümle anladıklarımı tamamlamış olayım.
Bu sebeple, kitaptan ilginç bulduğum bir bölümü aktarıyorum.
“İçine 1948’deki sürgünlerin oluşturduğu ve daracık sınırlarını savaşın biçimlendirdiği Gazze Şeridi sadece İsrail istiyor diye vardır. Her zaman öngörülü olan Gurion(İsrail'in ilk devlet başkanı) çok erkenden böylesi bir mülteci yoğunluğunun Necef'in kuzeydoğusunda birikmesinin risklerini anlaşmıştı. Çünkü Sina'nın doğal sınır olması, Gazze'de diğer komşu ülkelerde gerçekleşmiş olana benzer bir yayılmanın olmasını engelledi.
Bu ülkelerde Amman'ın, Beyrut'un ve Şam'ın çevresinde oluşan mülteci kampları zaman içinde yayıldılar.
Gazze Şeridi halkın en az üçte ikisi için devasa bir mülteci kampı haline gelmişti. Ben Gurion bu sorunu Gazze'nin ilhak edilmesi teklifiyle çözmeyi düşünmüştü fakat daha 1949 Lozan Konferansı'ında bu teklif yitip gitmişti. Bölge güney cephesinin kaynadığı bir yere dönüştü:İsrail burada gözdağı baskınları, ayrım gözetmeden bombardımanlar, ardından 1956’da kanlı bir bastırma harekatı düzenledi. Fakat Gazze 1957’de uluslararası baskı nedeniyle boşaltılmak zorunda kaldı ve ben Gurion’ dan başka seçenek olmadığından, 1967’ye kadar gerçek bir sükuneti sağlayan Nasır'ın otoriterliğine bel bağlamak kanaatindeydi….”
shf:291
***Okundu