ZOR ZAMANLAR
Yazar:Marıo Vargas Llosa
Yayınevi:Can yayınları
Türü:Edebiyat/Roman
Çevirmen:Süleyman Doğru
Marıo Vargas Llosa Latin Amerika edebiyatında önemli bir yazar.
Latin Amerika girift ilişkilerin, mafyatik düzenin otoriterlikle birlikte yürüdüğü ayrı bir dünya..
Bu dünyanın bu şekilde olmasının en önemli aktörü ABD..
Bu ülkeler, ABD'nin soğuk savaş sonrasında bu bölgeleri Komünizm tehlikesinden korumak, buralarda hegemonik bir düzen kurarak yönetmek istediği ülkeler kümesi..
Bu bölgede, Fidel Castro'nun Küba'sı Amerika'nın korkulu rüyası..
Benzer bir yönetimin, Guatemala, Kolombiya, Arjantin, Dominik, Peru, Venezuela, Meksika, Honduras vb ülkelerde olmaması için yoğun çaba harcadığı, orada Amerikan düzeni dışında bağımsız demokrasinin yeşermesinin tehlikelerine karşı kullanabileceği otoriter liderleri kimi zaman desteklediği, kimi zamanda ipleri elinden kaçırmamak için komünistlik suçlamasıyla hizaya sokmak, kontrol altında tutmak için suç işlemelerine göz yumduğu bir siyasal düzenin egemen olduğu ülkeler.
Romanda aynı zamanda bir meyve tüccarının imtiyazlarını korumak için gösterilen çabanın,Tarım reformuyla ülke tarımını değiştirmek isteyen yönetimle yapılan kavganın komünistlik suçlamasıyla örtülme gayreti..
Kitabın sonunda kendisiyle röportaj yapılan Martita/Marta'nın başına gelen hamilelik olayı ve bu olay üzerine babasının arkadaşı doktor Efren zoraki gerçekleşen evlilik..
Bu evlilikten sonra başından geçenler, ülkeyi yöneten bir liderle yaşadığı metres hayatı, birlikte olduğu insanlara karşı yapılan itibar suikastleri, Amerikan elçiliği üzerinden CIA'nın ülkelerde yaptığı siyasi operasyonlar, suikastler, darbeler..
Soğuk savaş yıllarında Latin Amerika ülkelerinde gerçekleşen darbeler, darbeler sonrasında muhalif diyerek insanlara yapılan zulümler, tutuklamalar, katliamlar, infazlar, sürgünler..
Romanı okurken ister istemez insan ülkesinde yaşanan siyasi çalkantılarla irtibat kurarak ülkesinin tarihiyle de ilinti kuruyor..
Benzer konular aynı yazarın Dominik Cumhuriyetinde yaşananlar üzerine yazdığı “Teke Şenliği” romanında da tarihe not düşülmüştür.
Bu ve benzer ülkelerin yaşadıkları Amerikan rüyasının doğurduğu siyasi, ekonomik, askeri ve en önemlisi insani maliyeti düşünüyor insan..
Elbette benzer politikalar dünya düzeninin öbür tarafında, Sovyetler Birliğinde de işlenmiş, insanlar türlü türlü maliyetlere katlanmış, milyonlarca insan hürriyet ve canlarından olmuştur..
Şimdi kitaptan bir bölümle tadımlık bir kısmı gelelim.
“‘Bilmiyorum Arturo,’ diye cevap veren Efren kendini huzursuz hissediyordu. Bu konuyu çok fazla düşünmüştü ve kimi geceler bir kabus gibi ona da rahat vermiyordu. “Onu tanıyan herkes gibi buna inanmakta zorlanıyorum. Fakat içimde senin ve benim hatırladığımız Marta'nın daha sonraki Marta'yla aynı kişi olmadığına dair içimde bir his var.
O suikastle ilgili, kimisi fantastik olmak üzere, her türden varsayım var. Guatemala tarihindeki diğer birçok olay gibi o da muhtemelen hiçbir zaman aydınlanmayacak. Başıma gelen bütün bu şeylerden sonra, bu ülkenin başına gelen bütün o şeylerden sonra hangi sonuca vardım biliyor musun Arturo?
İnsanlığa dair çok yavan bir fikre;sanki hepimizin içinde bir canavar varmış ve gün yüzüne çıkmak ve zarar vermek için sadece uygun bir anı bekliyormuş fikrine vardım. Marta'nın bu kadar korkunç bir şeye bulaşmış olabileceğini düşünmekte elbette zorlanıyorum. Durumundan ötürü birçok kişi tarafından nefret edildiği için, bu yüzden Castillo Armas'ın karısı Odilla'ya yaranmak istediği için, bütün bu söylentiler o çevrelerde doğmuş iftiralar olabilir. Belki de amaç dikkati gerçek suçluların üzerinden çekmektir. Netice itibariyle bilmiyorum. Beni bağışla ama sana bir cevap veremem.
Uzun bir sessizlik oldu. Bir böcek, lambanın ışığına yaklaşıp uzaklaşmasına göre bir belirip bir kaybolan bir eşekarısı yatak odasında vızıldamaya başlamıştı.
‘Sana sormak istediğim bir şey var,’ dedi Efren.
‘Her Cumartesi burada, bu evde oynadığımız şu rocambar oyununu nerden çıkardın? Kimsenin bilmediği ve artık kimsenin oynamadığı bir oyun o. Bunu sana hep sormak istemişimdir.’
‘Babam onu arkadaşlarıyla oynardı ve gelenekleri korumak benim hoşuma gidiyordu’ diye cevap verdi Arturo.’Çok güzel bir oyundu ama göründüğü kadarıyla, bütün güzel şeyler yavaş yavaş kayboluyor. Rocambor da öyle. Sana birşey soracağım, o çılgınca politik fikirleri savunmaya devam ediyor musun? Komünistliğe devam ediyor musun? Castillo Armas zafere ulaştığında hapse atıldığını ve toplumdan dışlanmış birine dönüştüğünü biliyorum.’
‘Yanılıyorsun, ben hiçbir zaman komünist olmadım,’ dedi Efren. ‘Hayatımı mahveden bu saçma fikir nereden çıktı bilmiyorum. Ama artık o kadar da önemsemiyorum. Fikirlerim çok fazla değişmiş olmalı. Şu bir gerçek ki Aravelo'ya ve özellikle Arbenz'e büyük umutlar bağlamıştım. Fakat işlerin hangi noktaya vardığını görüyorsun:Daha çok katliam ve daha çok sürgün. ABD o umutları yerle bir etti ve şimdi tekrar her zamanki noktaya döndük: Diktatör üstüne diktatör. General Ydigoras Fuantes'in başkanın olması senin hoşuna gidiyor mu?’”
Shf.286/287
***Okundu