Ali İhsan Dilmen

Ali İhsan Dilmen

Kapılanma Kültürü ve Demokrasi

Kapılanma Kültürü ve Demokrasi

KAPILANMA KÜLTÜRÜ VE DEMOKRASİ

İktisat Siyaset ve Tarih Yazıları

Yazar: Yahya Sezai Tezel

Yayınevi: Liberte

Alanı: Düşünce

Doksanlı yıllarda Doğan Grubuna bağlı Radikal gazetesinde haftada bir yayınlanan, iktisatçı bir akademisyen tarafından yazılan köşe yazılarından yapılan seçki kitaplaştırılmış.

Kitabı edindiğim o günlerde okumuşum ve uzun zaman sonra tekrar okuma ihtiyacı duydum.

Geçmişte okurken kitapta yer alan ve daha çok siyaset ile ilgili bölümlerin altını çizdiğimi, bazı bölümlerini paragraf paragraf işaretlediğimi ve işaretlediğim kısımların genellikle siyaset ve kültüre dair olduğunu fark ettim. Fark ettiğim bir şey daha var. O da şu: O günden bugüne otuz beş yıl geçmiş olmasına rağmen inanın ülkede çok fazla değişen bir şey yok.

Oysa, bizde olaylar çabuk unutulur ve gündem çok çabuk değişir inancı yüksektir.

Kim bilir belki de, esasta değişimin olmamasının sebebi de bir meseleye dair süreç odaklı takip alışkanlığımızın olmamasıdır.

Yani olayları hızlı yaşarken işin esasına dair yapmamız gerekenleri yapmakta ihmalkar davranma alışkanlığımızın kurbanı oluyoruz.

Zira doksanlı yıllarda nelerden şikayet etmiş isek, bugün de aynı şeylerden şikayetçiyiz.

O günlerde şikayetçi olduğumuz; Demokrasi, Hukuk, Liyakat, Kutuplaşma, Keyfilik, Gelirin bölüşümünde yaşanan adaletsizlik, enflasyon ile yoksulların sofrasından çalınan paralar, toplumsal kutuplaşma, eğitim ve sağlıkta yaşanan sıkıntılar, tarımda yaşanan daralma köylerin hızla boşalıyor olması vb. Şikayetçi olduğumuz konular hep aynı.
O günlerde olup da bugünler de olmayan tek şey, faili meçhul cinayetler.

Şimdilerde faili meçhul cinayetler yok ama, bunun yerine yoğun olarak yaşadığımız seçilmişler yerine atanan kayyumlar ve siyasi tutuklamalar var..

Bu yönüyle geçmiş günleri anlatan yazıları tekrar okumak faydalı oldu.

Kitapta o günlerde yoğun tartışmalara sebep olan AB ile ilişkiler, Gümrük Birliğine girişimizin olumsuzluklarını değerlendiren yazıların yanı sıra iktisat yazılarının olmasını günümüzle mukayese yapmak açısından hayli önemli bulduğumu da ayrıca belirtmeliyim.

Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki, siyasetimizin vesayetçi kurumlar tarafından daraldığı, siyasi partilerin kurdukları koalisyonlar ile toplum nezdinde siyasi çıkış yolu arandığı yıllardır doksanlı yıllar.

O yıllarda seksenli yılların güçlü partisi ANAP'ın eridiği, Demirel ile yükselişe geçen DYP'nin parlayıp sönmesi, boşalan merkez siyasetin önce REFAH Partisi ile daha sonra MHP ile doldurulma çabasına ve sandık yoluyla partilerin kendilerine verilen yetkiyi doğru kullanamadığını, solda ise CHP'nin SHP'yi bünyesini alarak erittiği, sosyal demokrat çizgiyi buharlaştırdığı, DYP/SHP koalisyonuyla toplumsal barış arayışını, birlikte demokratik düzeni vesayetten kurtarma çabasını, ama başaramadığını, SHP’nin TBMM'ye taşıdığı Kürt siyasetçilerin mecliste derdest edilmesine engel olamadığını şahit olduk.

Siyasi partilerin ortaya koyduğu politikalarla toplumda oluşturduğu güvensizlik ve APO'nun yakalanarak ülkemize teslim edilmesiyle yükselen milliyetçi dalganın Ecevit'in partisi DSP'nin yelkenlerine doldurduğu rüzgarla yükselişini, ANASOL-M/ANASOL/D ile kaybedilen güveni, vesayet kurumlarının yükselen Refah Partisini engellemek için siyasete müdahalesini, Batı Çalışma Grubunu, Milletvekili transferlerini, Kürt siyasetçilerden sonra meclisten kovulan İslamcı siyasetçileri, üniversitede ve kamusal alanda yaşanan başörtüsü yasaklarıyla geçtiğini gördük.

Adeta doksanlı yılların bölünmüş, parçalanmış siyasetiyle oluşan güven bunalımının ürettiği çaresizliğin beslediği yeni siyaset ve aktörler zemini hazırladı..

Esasen Ak Parti bu zemin üzerine kuruldu ve milletten “Tereddütlü/ihtiyatlı” güven aldı.

Doksanlı yılların kısa tarihi ve hikayesinin sebep ve sonuçlarını işaret eden yönüyle kitap okunmaya değer.

Kitaptan bir bölümü paylaşarak devam edeyim.

Kitaptan, “Türkiye, tarihinin belki de en tehlikeli siyasi krizini yaşıyor. Yakın akrabaları ile birlikte bazı siyasetçiler ve kolluk güçlerinde çalışan bazı görevliler, eğer gerçekten de, milyonlarca dolarlık gayrimeşru gelirler elde edilen ve uğrunda cinayet işlenilen kirli işlere bulaşmışlarsa, Türkiye'nin bu pisliği temizlemesi zor olacak. Siyasal iktidarın hukuk önünde hesap verilecek şekilde kullanılmasını sağlamak için yüz yılı aşkın bir süreden beri cesaret ve basiretle çaba sarf etmiş olan insanların kemikleri sızlayacak. Türkiye'nin, cüretkarlıkları akıl almaz boyutlara varan kaçık kriminallerin ipoteği altına düşmüş olması mümkün mü?

Günlerden beri birçok insan gibi bende, sabahları gazetelerdeki dehşet verici manşetlerle uyanıyor, kanal kanal akan ve insana sanki bir karabasan içine sıkışmışız duygusu veren akşam haberleri ile yatıyorum.

Radikal’e sizin için yazmayı, dar anlamda ekonomiye bakmak gibi göremediğim, mensubu olmaktan utanmayacağımız aydınlık bir ulusal kültürü üretmek için bize düşenleri okuyucularımla ‘konuşmak’ olarak ele aldığım için, gerektiğinde endişelerimi de sizinle paylaşmam lazım.”shf/33

Ülkeyi ve olanları anlamak, olacakları yön verebilmek için iyi bir gözlem ve özgür düşünme gücümüzü, bağımsızlığımızı korumamız gerçekten önemlidir.

***Okundu

whatsapp-image-2025-07-31-at-16-39-20.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İhsan Dilmen Arşivi

Zorba

11 Haziran 2025 Çarşamba 07:00