Birgili Cennetoğlu
BİRGİLİ CENNETOĞLU
(Ege’deki Efelerin Yüzyıllar İçindeki Değişimi)
Yazar: Etem ORUÇ
Yayınevi: Berfin
Alanı: Tarih/edebiyat
“Kurt daraldığında şehre iner, Yiğit daraldığında dağa çıkar.”
Yazar Etem Oruç bir edebiyat öğretmeni.
Kendisi ile tanışıklığımız Nazilli 50.Yıl Ticaret Meslek Lisesinde oldu.
O okulda öğretmen iken ben aynı okulda kantin işletiyordum.
Ders aralarında, teneffüslerde kantine gelir orada diğer öğretmen arkadaşlarla birlikte sohbet ederdik.
Etem Hocam efeler meselesiyle ne zaman ilgilenmeye başladı bilmiyorum zira o yıllarda yaptığımız konuşmalarda bu konu yer almıyordu.
Sanırım Etem Hoca emekli olduktan sonra bu meseleyle yakından ilgilenmeye başladı.
Konuyla ilgili iki eserinin varlığını biliyorum.
Eserlerden biri bu, diğeri de Atçalı Kel Mehmet ve Yağdereli Sinanoğlu Efe.
Nasip olursa ikinci eseri de okunmak için listeme aldım.
Bir ara Yörük Ali Efe ve Atçalı Kel Mehmet Efe'yi başka bir yazarın kaleminden okumuştum.
Yine Can Yayınlarından çıkan bu yörede Milli Mücadele döneminde Manisa bölgesinde geçen olayları anlatan Kırmızı Buğday romanını okumuştum.
Neyse şimdi yazarın çalışmasına dönelim.
Yazar yaptığı çalışmalara göre Ege Bölgesinde varlığını sürdüren efeler ve efelik kültürü hakkında hem kahramanların hayatlarını incelemiş, hem efelik kültürünü doğuran sebepleri, Osmanlı düzeni ve idaresine karşı efelerin başkaldırılarını, yaşadıkları bölgede yerel halk ve gayrimüslimlerle ilişkilerini ele almış.
Efeleri dağa çıkaran, dağın o zor şartlarında yaşama kararlılığını ele anlatmış.
Kitabın verdiği bilgilere göre; Yörüklerin yoğunluklu yaşadığı bölgelerde karşılaştığı ağır vergiler ve dezavantajlı politikalara itirazların merkezinde yer alan efeler zulme, haksız vergilere direnen kahramanlar olmuştur.
Şeyh Bedreddin ki, onun isyanı da bu bölgelerde geçmiş yerel halk ona ve mücadelesine destek vermiştir.
Atçalı Kel Mehmet, Yörük Osman gibi efeler sadece işledikleri suçtan dolayı dağa çıkmamış, dağa çıktıktan sonrada Osmanlının uyguladığı vergi verildiğine itiraz ederek tarihe geçmişlerdir.
Kitapta önemli yer tutan Aydınoğlu beyliği ve beyliği kuran Umur Bey'in hayatı, yaptıkları ve düşünceleri hakkında bilgi verildiğine de şahit oluyoruz.
Yine kitapta Efelik ve Eşkıyalık hakkında, Yaşar Kemal ve Kemal Tahir'in bakış açıcını kısmen ifade eden röportaja yer verilmesi de kayda değer ayrıntıdır.
Osmanlı yönetimi tarafından şaki, eşkıya gibi tanım ve suçlamalara maruz kalan bu efeler değilse de bunların çağdaşı veya ardılı olan Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Gökçen Efe vb. efeler İstiklal Savaşı zamanında Milli Mücadele savaşında istiklal ateşini yakan, Saray Kararlarına itiraz eden, işgalci güçlerle savaşmayı göze alan başta Mustafa Kemal (Sarı Zeybek) ile birlikte Osmanlının Subay, din adamı ve idarecileriyle birlikte hareket etmeyi, Kuvay-ı Milliye Hareketinin idaresi ve komutasında direniş mücadelesine omuz vermişlerdir.
Bölgemizde yaşayan efelerden Kara Ali Efe'nin hayatından bir kesitin yer verildiği bölümden alıntıyla kitap hakkındaki düşüncemi paylaşarak bitireyim.
Kitaptan, “Üzerinde gezdiğimiz her karış toprakta efelerin izi, kanı ve ahı vardır.
Yazılmayan efeler tarihi, zulmün, acının tarihidir.
Efelerle ilgili pek çok acılı öfke vardır.
Bunlardan biri de Kara Ali Efe'nin başına gelenlerdir.
Kara Ali Efe'nin hayatı hep Aydın, Nazili arasında geçmiştir.
İlk yapılan demiryollarından en önemlisi 1856’larda İngilizlerin yaptığı İzmir-Nazilli demiryoludur.
Demir yolu yapılınca İzmir'e gidip gelme kolaylaşmış; İzmir'den yurtdışına mal satmanın, ticaret yapmanın daha kolay olduğunu bilen Rumlar, Kayseri'den, Konya'dan, pek çok başka yerden Ege'ye gelerek toprak satın almışlardır.
İncir, zeytin, meyan kökü kestane, portakal gibi meyveleri Nazilli çevresinden İzmir'e getirmek üç, dört saatlik yoldur ama taşıma ücreti oldukça pahalıdır.
Bir çuval inciri tren on kuruşa götürürken Kara Ali deve kervanı ile beş kuruşa taşımakta ama deve kervanı İzmir'e iki veya üç günde ulaştırmaktadır.
Dağların ve yolların güvenliğini sağlayan Kara Ali Efe ile bir anlaşma yaparlar.
Kara Ali için Sultanhisar Köşk arasındaki Eskihisar Köyü'nün altındaki yere bir tren durağı olacak, Kara Ali Efe kervanı satacak, yol güvenliğini sağladığı içinde her seferden belirli bir pay alacaktır.
İlk zamanlar bu iş Kara Ali Efe'nin hoşuna gider.
Hayvan kahrı çekmeden para kazanmak güzeldir.
İzmir-Kadıfekale'de düşmanla vuruşurken Karaosmanoğulları yine kalleşlik yapar.
Kendilerine zarar vermeyeceklerine söz vererek düze indiklerinde, kalleşlikle saldırarak çeteyi ele geçirirler.
Kara Ali Aydın'a getirilip zindana atılır.
İstanbul'dan fermanı gelince de idam edilir.
Arkadaşlarını Trablusgarp, Yemen ve Cezayir'e sürgüne gönderirler.
Ege halkı yıllarca işkence görmüş, sürülmüştür.
Bugün bile Toroslarda, Mersin'de, Mardin'de, Antalya'da kendini Aydınlılar diye ifade eden insanlar vardır.
Shf:174-175
***Okundu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.