M.Şevket ALTINAYAR

M.Şevket ALTINAYAR

OTUR YERİNE; 0 ‘sıfır’ VERİYORUM!

Lise dönemi öğrencilerinin en büyük kabuslarından biriydi sözlü sınavlar..

Öğretmen sınıfa girer, masasına oturur, çantasından çıkardığı not defterini açtığında kaçacak delik arardık!

Sayfaları yavaş-yavaş çeviren öğretmenimiz, bir taraftan da burnunun ucundan sınıfı keser, o günkü talihliyi seçmeye çalışırdı.

Öğretmenimizle göz-göze gelmek istemeyen bizler, tavana bakar, yere silgimizi düşürür, aklımız sıra sıramızı savmaya çalışırdık.

‘721 Şevket!’

Ayağa fırlar, kendimizden eminmiş gibi, ‘Buradayım Hocam!’ diyerek, ‘Ben çalıştım, başkasını kaldır’ mesajı verirdik!

Nafile..

Bir yandan kravatımızı düzeltip, ceketimizin düğmelerini iliklerken karatahtanın önünde bulurduk kendimizi..

Kara tahtanın önüne geldik mi, ‘karabasanlar’ etrafımızda dolaşmaya başlardı.

Dile kolay; Sözlü sınav bu!

50 kişinin gözü üzerinizde..

Manitamız seni takip ediyor.

Rezil olmak var..

‘Tarih’ sınavı oldu mu kolaydı işimiz..

‘Hababam’ taktiğini öğrenmişiz bir kere..

Sakız gibi, uzattıkça uzatırdık cümleleri..

Ama gelin görün ki, işin ucu ‘matematik’ oldu mu kaçacak yerimiz yoktu!

Kara tahtanın önünde terlerken, elimde tuttuğum tebeşirin kirece dönüştüğünü hatırlıyorum.

‘Otur yerine; Sıfır veriyorum!’

Alayım sıfırı da bitsin bu çile!

O zil sesi yok muydu?

Zil sesiyle birlikte öğretmenle birlikte karabasanlar da sınıfı terk ederdi.

* * *

Yıllar sonra, gazetecilik mesleğine başladığımda, ‘soru sorulan’ pozisyonla, ‘soru soran’ kişi arasındaki farkı anlamıştım.

Nazilli Belediye Başkanı Sayın Haluk ALICIK’ın da ‘lise’ yıllarında sözlü sınavlarda pek de başarılı olamadığını tahmin ediyorum.

Düzenlediği basın toplantılarında, basın mensuplarının sorduğu sorulara kaçamak cevaplar vermeye başladığında, geçmişe dönüp, ‘tarih’ sınavlarında öğretmenimin sorduğu sorulara ‘sakız’ gibi uzatarak verdiğim cevaplar aklıma geliyor.

Sayın ALICIK, sorulan sorulara ‘net’ cevaplar vermiyor.

Ya da veremiyor..

Özellikle sorunun muhatabı ‘AK Parti’ olduğunda, ALICIK’ın etrafını ‘karabasanlar’ sarıyor.

Zil çalsın diye bekliyor Sayın Başkan!

Mensubu olduğu MHP teşkilatı da Haluk Başkan’ın bu tarzına tepki gösteriyor.

Soru bildiği yerden geldiği halde, verdiği kaçamak cevaplar Ülkücüleri çileden çıkarmaya yetiyor.

Hatta ‘ültimatom’ bile verilmeye başlandı Sayın ALICIK’a!

MHP Nazilli eski İlçe Başkanı Rafet ŞENTÜRK'ün cümleleri ilginç değil mi?

“Sen MHP’nin Belediye Başkanısın. Gerekirse istifa edemezsin. Seni bu teşkilat Belediye Başkanı olarak o koltuğa oturttu. Gerektiğinde o teşkilat seni oradan kaldırır. Şimdi MHP’nin Belediye Başkanı nasıl oluyorsa öyle başkanlık yap. Önce partililerine sahip çık. Seni oraya layık görerek oturtanlara sahip çık. Yol arkadaşlarını, beraber yürüdüğün insanlara sahip çık. Bırak artık sen Belediye Başkanı seçildikten sonra çıkar ve menfaat için yanına gelenleri bırak. Çünkü yarın o makamdan inince hiçbiri yanında olmayacak. Bunu seni oraya layık gören ve aday olarak çıkartan bir abi nasihatı olarak kabul et. Bırak artık yanındaki sülükleri ülkücülere sahip çık, türkücüleri bırak”

* * *

Zil ne zaman çalar bilinmez ama son 1 ayda sadece 5-6 gün makamında oturarak ‘başkanlık’ yapan Sayın Haluk ALICIK’ın ‘sözlü sınavlar’ konusunda ‘Hababam’ taktiğinden vazgeçmesinin zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.

Birileri, ‘Otur yerine; Sıfır veriyorum!’ demeden önce..

Önceki ve Sonraki Yazılar